Güçlü, “Bir nesli yok etme aşamasındayız”




Tarih: 22 Aralık 2020 Salı 15:19


Covid-19 salgınından dolayı ülkemizde en çok etkilenen alanlarından başında kuşkusuz eğitim-öğretim geliyor. Pandemi sebebiyle devam eden uzaktan eğitime ilişkin konuşan Edebiyat öğretmeni Faik Güçlü “Dijital eğitimin yüz yüze verilecek eğitiminden iyi olmadığı aşikar. Yüzyüze eğitimde olduğu gibi online eğitimde de eşitsizlikler var. Sahilleri dolduruyorsak, okullarımızı da tedbirlerle seyreltilmiş bir şekilde açabiliriz” dedi.

Haber- Harun Bor

2020 yılının bitmesine sayılı günler kaldı.  Yüz yüze ve uzaktan eğitim modelinin pandeminin gidişatına göre değişmek zorunda kalması öğrencileri, eğitimcileri ve velileri de düşündürmeye devam ediyor. İlk olarak 13 Mart’ta kapanan okulların başlangıç tarihini Milli Eğitim Bakanlığı 22 Kasım olarak belirlemişti. Bu tarihte de pandemi önlemleri neticesinde tüm öğretim faaliyetlerinin 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzaktan eğitimle sağlanacağının ifade edilmesinden sonra bakanlık tarafından yapılan bir başka açıklamada 20 Kasım’dan, 4 Ocak 2021 yılına kadar uzaktan eğitimin devam edileceği yönünde bilgiye yer verilmişti. Yaklaşık 1 yıldır eğitim- öğretim faaliyetlerinde yaşanan bu gelişmeler öğrenci ve velileri düşündürdüğü gibi eğitim-öğretim faaliyetinin online olarak yapılmasında alınan verim de sorgulanır oldu. Bilgisayar ve internete erişemeyen öğrencilerin olduğu varsayıldığında uzaktan eğitime erişim konusu kafalarda oluşan bir başka soru işareti olmuş durumda. Mersin’de ThalesEğitim Kurumlarında Edebiyat öğretmenliği ve müdürlük yapan Faik Güçlü, “Nerdeyse 2 yıldır öğretmeninin yüzünü görmemiş 18 yaşlarındaki öğrenciler, yarının önemli isimleri olacak nesilleridir. Atatürk’ün ‘Eğitimde feda edilecek tek bir fert yoktur’ sözünü dikkate almak gerekir” ifadelerini kullandı.

 

“ONLİNE EĞİTİMDE YAŞ GRUPLARI DÜŞTÜKÇE VERİM AZALIYOR”

Pandemi sebebiyle geçilen uzaktan eğitimin yüz yüze verilen eğitim kadar verimli geçmediğini ve öğrencilerde yaş gruplarının düşmesinin sorunu büyüttüğünü vurgulayan Güçlü, “Geçen yıl mart ayından sonra pandemi nedeniyle okullar kapatıldı. Sınava hazırlanacak öğrenciler dahil yüz yüze eğitim yapılamadı. Böyle bir sürece hazır olmayan toplum çok ciddi anlamda sorunlar yaşadı. Önce televizyondan dersler verilmeye başlandı ancak daha çok internet üzerinden eğitimler yaptık. Şunu görmek ve okumak lazım, hiçbir zaman dijital ortamda verilen dersin ve yaş grupları düşünce zorluğun daha da fazla olduğunu düşünürsek, dijital eğitimin yüz yüze verilecek eğitiminden iyi olmadığı aşikar” dedi. Şuan online ders veren bir eğitim kurumunun yetkilisi olarak bu süreci nasıl en iyi şekilde değerlendirebiliriz diye düşündüklerini belirten Güçlü “Bu süreci ancak verimli bir şekilde götürmenin hesaplarını yapmak gerekiyor. Bizler bilgi paylaşımı yaparak, PDF formatında notlar vererek ve öğrencilerimizle telefonda online bağlantı sağlayarak, görüntülü belli programları kullanarak yüz yüze gelmeye çalışıyoruz. Bu süreci bu şekilde yönetmeye çalışıyoruz ancak yüzyüze gelemediğimiz için matbuu evrakların paylaşılamaması öğrencilerin dersleri anlama noktasında eksiklik yaratabiliyor. Online eğitimde yaş grupları düştükçe de bu daha da sorunlar büyüyor. Biz lise gruplarına yönelik eğitim veriyoruz. Buradaki düşüş yüzde 20-30 seviyesinde iken, ortaokul seviyesinde bu rakam yüzde 80’lere kadar düşüyor. Çocukların jest ve mimiklerle temas etmesi gerekiyor, öğretmenin göz teması bile etkili oluyor, bilişsel ve duyusal etkilere yol açabiliyor. Lise düzeyindeki öğrencilerde bu durum biraz daha farklı üniversiteye hazırlanan öğrencilerimizde bu sorunları yaşayabiliyoruz. Özelikle sayısal derslerde soru çözümlerinde ciddi sorunlar yaşıyoruz” diye konuştu.

 

“SEYRELTİLMİŞ EĞİTİM MODÜLÜ UYGULANMALI”

Salgın sürecinde evde kalan öğrencilerin psikolojik olarak sorunlar yaşadığını ve iletişim kurma noktasında desteklenmeleri gerektiğine işaret eden Güçlü, “Acil bir şekilde seyreltilmiş eğitim modülüyle 12.sınıflara ve mezun olan öğrencilere bir farklılık göstermek zorundayız. Öğrenciler soru çözmek zorundalar, farklı bir ilgiyle bu süreci faydalı yaşayabilirler yoksa bu durumdan dolayı sorunlar var. Maddi anlamda da sorunlar yaşıyoruz. Veliler işsiz kalmakta, bu bize de yansıyor. Mersin’de ilk olarak biz kurum psikoloğumuzla bütün öğrencilerimize online psikolojik destek sağladık. Haftasonları bu etkinlikle süreci yönetmeye çalışıyoruz çünkü çocuklar depresyona giriyor, kaygıları artıyor, motivasyonları düşüyor. Yaş grupları itibari ile sürekli dışarıda olan çocuklar aile kavramını akşam evde görüyor çünkü hep okulda zaman geçiriyor. 17-18 yaşlarında olan öğrencilerimizin aktif bir yapıya sahip, onları evde kilitli tuttuğumuz zaman evde iletişim sorunu yaşayabiliyor. Bu konuda hem öğrencilerimizle hem velilerimizle iletişim kuruyoruz. Parametleri bertaraf etmek adına sürekli çocuklarla görüşme sağlıyoruz” dedi.

 

“ÖĞRENCİLER UZAKTAN EĞİTİMLE TEKNOLOJİYE ERİŞTİ”

Online eğitimin olumsuz taraflarının yanında, öğrencilerin teknolojiyi kullanmayı daha iyi öğrendiklerinin altını çizen Güçlü, “20 kişilik özel sınıflarda verilen eğitimle tahtaya yazılan eğitimle şuan kamera ile yapılan eğitim arasında ciddi bir fark var. Samimiyet ve sıcaklığı verme kaygısını yaşıyoruz. Dönütlerimiz çok sağlıklı olmayabiliyor. Sınıftayken soru dağıtabiliyoruz, çözebiliyoruz ve uygulamalarda öğrencilerimiz bize mesajlar verebiliyor, bunu ölçebiliyorduk ancak şimdi bu ölçü güvenirliğimiz de düştü.  Biz öğrencilerin samimiyetine inanarak hareket etmek zorundayız şimdi, eğitimcilerin de işi bu süreçte zor. Uzaktan Eğitim en olumlu tarafı çocuklar bu sayede teknolojiye erişmeyi öğrendiler, bilgisayarı nasıl kullanmaları gerektiğini öğrendiler, araştırma yapmak zorunda kaldılar. Veliler de alıştı bu duruma. Teknolojiye erişmenin önemini onlar da kavradılar. Tabletlerin dağıtılması gibi yapılan destekler de dijitalleşmenin öğrenci ve veliler adına önemli adımlarından oldu. Yüzyüze eğitime tekrar geçilse de yine online eğitimin etkisini de olumlu anlamda görmüş olacağız. Kendi kurumumuzda online eğitim altyapısı var, tüm öğretmenler ders içeriklerin yansıtmak suretiyle öğrencilere ders anlatıyorlar. Öğretmenlerimiz ayrıca evden de online ders veriyor. Velilerimiz aracılığıyla öğrencilerimize 15 günde bir test ve deneme desteği sağlıyoruz. Rehberlik ve psikolojik olarak da destek olmaya çalışıyoruz. Kitap okuma, soru çözme ve ders saatlerinin tespitine kadar öğrencilerimizin yanında olmaya ve verimli olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

 

“4 ÖĞRENCİ 1 TELEFONLA EĞİTİM GÖRMEK ZORUNDA KALIYOR”

Eğitimde eşitsizliğin pandemi döneminde tersine dönmesini beklerken bunun devam ettiğini dile getiren Güçlü, “Yüzyüze eğitimde olduğu gibi online eğitimde de eşitsizlikler var. Dijital ortam bu eğitimde eşitsizliği giderebilirdi ancak telefonu, tableti olmayıp online eğitime katılamayan öğrenciler de var. Mersin’de 4 kardeş okul okuyor ancak evde tek bir telefon var. 400 öğrenci grubu ile ilgileniyorum. Burada bile teknolojiye yeterli anlamda ulaşamayan öğrencilerimiz var. Mersin merkezde dahi evde tek bir telefon olup internete bununla bağlanabilecek öğrenciler de var. Sadece köylerde kasabalarda değil, dibimizde bile bu gerçek var. Mersin merkezde okula giden biri ile Demirtaş mahallesinde okuyan öğrenciler arasında da bir eşitlik yok, biz de bu konuda destek olmaya çalışıyoruz” dedi.

 

“EĞİTİMDE FEDA EDİLECEK TEK BİR FERT YOKTUR”

Yaklaşık 1 yıldır eğitim öğretimden uzak kalan öğrencilerin bir nesli fazlasıyla etkilediğini ve bunun büyük sonuçlar doğuracağına işaret eden Güçlü, “Pandemi her sektörü etkiledi ancak nasıl ki buna rağmen fırınları kapatmıyorsak, polis, asker işinin başındaysa eğitim de aktif olarak devam etmelidir. Online süreç yetersiz kalıyor sadece özel sektör değil devlete bağlı kurumlar, üniversiteler de öyle. İnşaat mühendisi okuyan biri eylül ayından beridir öğretmenlerinin yüzünü görmemiş. Bugün İngiltere pandemide alarm seviyesini 3’e çıkardı ancak hala eğitim devam ediyor. Atatürk’ün ‘Eğitimde feda edilecek tek bir fert yoktur’ sözünü dikkate almak gerekir. Riskli bir ortamdayız ancak sahilleri dolduruyorsak, cenazelere gidebiliyorsak okullarımızı da tedbirlerle seyreltilmiş bir şekilde açabiliriz. Yüzyüze eğitime geçemiyorsak üniversite öğrencilerine uygulama gerektiren branş derslerinde, üniversiteye hazırlanan 12.sınıf öğrencilerine ve 8.sınıf öğrencilere yardımcı olmalıyız. Bir nesli bu şekilde yok etme aşamasındayız. Bu nesil önemli bir nesil bizim 20 yıl sonraki devletin her kademesinde yer alacak gençlerimiz, şuan 18 yaşında olan gençlerimiz. Nerdeyse 2 yıldır öğretmeninin yüzünü görmemiş 18 yaşlarındaki öğrenciler, yarının önemli isimleri olacak neslidir. Klasik eğitim sistemi burada çok önemli dünyada farklı örnekleri vardır. Online teknolojiye fazlasıyla sahip bazı ülkeler buna rağmen klasik olarak yüzyüze eğitimlerine devam ediyorlar. Bunu iyi okumak lazım pandemi var evet ama eğitim eksikliği daha büyük sonuçlara yol açar” diyerek sözlerini tamamladı.

 

 

 


Etiket: koronavirüs, faikgüçlü, eğitim, salgın, pandemi


Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
 
  BASIN İLAN
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA