‘Dünden Bugüne Tarımsal Üretim ve Gıda Güvenliği’ hakkında bilgi verildi




Tarih: 8 Mayıs 2022 Pazar 15:08


Atatürkçü Düşünce Derneği(ADD) Mersin Şubesi bünyesinde gerçekleşen ‘Cumhuriyetin 100. Yılına Girerken Halka Buluşma Toplantıları 1’ toplantısına sunucu olarak katılan Gıda Mühendisleri Odası(GMO) Mersin Şube Başkanı Yusuf Değirmenci,gıda tekelleri, ‘kooperatifçilik’ ve ‘küçük aile işletmeleri’ kavramları hakkında bilgi verdi.

Haber- Sevcan Akgül

Atatürkçü Düşünce Derneği(ADD) Mersin Şubesi, ‘Cumhuriyetin 100. Yılına Girerken Halka Buluşma Toplantıları 1’ başlığı adı altında ‘Cumhuriyetin 100. Yılında, Dünden Bugüne Tarımsal Üretim ve Gıda Güvenliği’ temasıyla sunum gerçekleştirdi. Nitelikli yoğun katılımın olduğu toplantıya; MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, ÇYDD Mersin Şube Yönetim Kurulu Başkanı Maryet Tanlı, GİŞKAD Kurucu Başkanı Cavidan Demirağ, MERÇED Yönetimi Adına Şuna Kılıçcı, Sosyal Demokrasi Derneği, Mersin Şube Yönetim Kurulu Başkanı Ali Galip ÖZKAN, YKKED Mersin Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Aslan, Akdeniz Mahalle Muhtarı Mehmet Dindar, ADD Erdemli Şube Başkanı Haluk Gülle katıldı. MTSO Konferans Salonu’nda önemli bilgilerin verildiği toplantıda ADD Mersin Şube Başkanı Serdar Erkan moderatörlüğündegerçekleşti. Gıda Mühendisleri Odası(GMO) Mersin Şube Başkanı Yusuf Değirmenci ise gıda tekelleri konusunda aydınlatıcı önemli bilgilerle sunum yaparak,‘kooperatifçilik’ ve ‘küçük aile işletmeleri’ kavramları için yapılan çalışmalar üzerinde duruldu. Yapılan sunumun ardından soru cevaplara geçildi.

 

“TOPLUMCU BELEDİYECİLİK YAŞAMSAL İHTİYAÇLARINA DAİR BİLİNCİN GELİŞMESİYLE BİRLİKTE ORTAYA ÇIKMIŞTIR”

Yerel yönetimler ekseninde kooperatifçilik hakkında bilgi veren Yusuf Değirmenci, “Son yıllarda kır ve tarım, başka bir boyutuyla gıda ve sağlıklı beslenme alanında yaşanan tartışmalar ve alternatif arayışları kırsal ve tarımsal dönüşüm süreçlerine farklı yaklaşımlar getirmiştir. Bu doğrultuda; belediyeler, kooperatifler, çeşitli dernekler ve platformlar gibi çeşitli kurum ve bileşenler öncülüğünde yeni deneyimler ortaya çıkmaktadır. Özellikle yerel yönetimler eliyle ortaya çıkan ve yatay, katılımcı ilkeler temelinde üretime yaslanan bazı girişimlerin gelişimi zaman içerisinde belirginleşecektir.  Yerel yönetimlerin gıda ve tarım alanındaki sorunlara dair girişimlerde bulunması ve konuyu kamusallık etrafında tartışması önemlidir. Toplumcu belediyecilik, kentleşmenin getirdiği toplumsal sorunların çözümsüzlüğü ve emekçi kesimlerin yaşamsal ihtiyaçlarına dair bilincin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır” ifadelerini kullandı.

 

“ÜRETİCİLERİN ÇOK AZ BİR KISMININ TÜKETİCİLERE DOĞRUDAN ULAŞABİLDİĞİ BİLİNMEKTE”

“Türkiye de ise 1970’lerde tam anlamıyla karşılık bulan toplumcu belediyecilik, kamusal hizmetlerin piyasa eliyle değil dayanışma, yatay örgütlenmeler ve kooperatifler aracılığıyla yürütülmesini esas almıştır, bu anlamıyla geçmiş deneyimler bugünün yerel yönetimleri için yol göstericidir” ifadelerini kullanan Değirmenci, “Bu yaklaşımlar; üretim ve dolaşımın yatay ve eşitlik içerisinde yeniden düzenlenmesi yoluyla küçük üreticilerin varlığını koruyacağı gibi aynı zamanda geniş halk kesimlerinin gıda ihtiyaçlarının karşılanmasını da kolaylaştıracaktır. Yerel yönetimler ve kooperatif ilişkisi içerisinde öne çıkması gereken bir önemli konu gıda güvenliğinin sağlanmasıdır. Gıda güvenliğinin gözetildiği ve yerel yönetimlerce ürün kontrollerinin bir nevi güvence sağlayan yönüyle tesis edilmesi oldukça önemlidir. Bunun yanı sıra üreticilerin çok az bir kısmının tüketicilere doğrudan ulaşabildiği bilinmektedir. Ürünlerin doğrudan tüketiciye ulaştırılabildiği yerlerin yaygınlaştırılması ise yerel üretici kooperatifleri için yerel yönetimlerin sağlayabileceği en önemli katkı olacaktır” diye belirtti.

 

“KOBİ’LERİN İSTİHDAM VE EKONOMİK GELİŞMEYE BÜYÜK ETKİLERİ VARDIR”

Küçük aile işletmeciliği ile bilgi aktaran Değirmenci, “Dünyada mevcut çalışan şirketlere bakıldığında büyük çoğunluğunun KOBİ’ler olduğu görülür. KOBİ’lerin istihdam ve ekonomik gelişmeye büyük etkileri vardır. ABD, İsviçre ve İspanya’da tüm işletmelerin yüzde 80’i, Kanada’da yüzde 70, İtalya’da yüzde 95, Türkiye için ise yüzde 95’i aile işletmesidir. Türkiye’deki aile işletmelerinin büyük bölümü ise Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerdir. Tarımsal işletmeler bakımından ise 5 dekar arazi ve altında tarım arazisi varlığı olan işletmeleri ifade eder. Küçük aile işletmeleri daha çok aile odaklı hedeflerle yola çıkan ve temel hedefinde hanenin geçim istikrarı olan işletmelerdir.  Bu işletmelerde esas olarak aile emeğiyle elde edilen ürünün önemli bir kısmı yine aile tüketiminde kullanılmaktadır” dedi.

 

“DÖVİZDEKİ YÜKSELMELER ÜRETİM MALİYETLERİNİ ARTIRMAKTADIR”

FAO’nun 2021 yılı tespitlerinde dünyada üretilmekte olan gıdanın üçte birinin küçük aile işletmeleri tarafından üretilmekte olduğunu ifade eden Değirmenci, “Küçük aile işletmelerine kapitalist sistemle uyumlu olarak salt ekonomik verimlilik veya gerçeklik penceresinden bakıldığında, ölçek ekonomisini yakalayamayan işletmeler olduğu görülmektedir. Ancak bu bakış son derece dar bir yaklaşımdır. Küçük aile işletmelerinin toplumsal refah ve barış, bölgesel kalkınma, yerel ve kültürel değerlerin korunması, gıda güvencesi, iklim değişikliği ile mücadele açısından önemi her geçen gün daha açık biçimde gözlenmektedir. FAO, Dünya Gıda Günü 2014 yılı temasını ‘Aile Çiftçiliği: Dünyayı Besle, Yeryüzünü Önemse’ olarak belirlemiştir. Tarım politikaları, küreselleşen piyasalar ve acımasız rekabet koşulları nedeniyle ürün/girdi paritelerindeki üreticiler aleyhine gelişmeler, üretim maliyetlerini artırmış, buna karşılık çiftçinin geliri sabit kalmış hatta reel olarak gerilemiştir. Üretimin en önemli girdileri olan tohum, gübre, tarım ilacı, mazot ve yem ithalata bağımlıdır. Bu nedenle, dövizdeki yükselmeler üretim maliyetlerini artırmaktadır. Uygulanan neoliberal politikalarla oluşan yüksek girdi maliyetleri sebebiyle küçük aile işletmeleri ihtiyaca karşılık gelen üretimi yapamamakta ve tasfiye süreci yaşamaktadır” şeklinde konuştu.

 

“ÜRETİM İÇİN POLİTİK VE EKONOMİK ÖNLEMLER ALINARAK HAYATA GEÇİRİLMELİDİR”

Küçük aile işletmelerinin varlıklarını korumaları için yönelik politik ve ekonomik önlemler alınması gerektiğini ve hayata geçirilmesini belirtenDeğirmenci, “Hayati bir işleve sahip küçük aile işletmelerinin, serbest ticaret politikalarının alabildiğine işlediği günümüzde pek çok sorunu olduğu açıktır. Bu işletmeler yatırım sermayesi oluşturamamakta, büyük şirketlerde rekabette güçlükler yaşamaktadır. Küçük aile işletmelerinin varlıklarını korumaları ve üretimlerini sürdürmeleri için bu amaca yönelik politik ve ekonomik önlemler alınarak hayata geçirilmelidir.Bu doğrultuda, bir yandan atıl alanların üretime dahil edilmesi, kişisel ihtiyaçların ticari ilişkilerden bağımsız olarak kısmen de olsa karşılanabilmesi olanağını kullanırken diğer yandan bu işletmelerin işletme büyüklüklerinin sağladığı olanaklardan yararlanmasının yolları açılmalıdır.Küçük aile işletmelerinin değişik şekillerde bir araya gelerek örgütlenmesi diğer yandan küçük sanayi işletmeleri için ortak kullanım alanlarını içeren site modeli ile sağlanacak işbirliği, hammadde temininden ürünlerin pazarlanmasına kadar bir dizi kolaylığı sağlayacaktır” diye konuştu.

 

“ÜRETİCİ ÜZERİNDEKİ VERGİLERİN KALDIRILMASI VE GİRDİ FİYATLARININ DÜŞÜRÜLMESİDİR”

Sürdürülebilir bir tarımsal yapının gerçekleştirilmesi ve gıda güvenliğinin sağlanabilmesi için yüksek girdi maliyetlerinin düşürülmesi gerektiğine dikkat çeken Değirmenci, “Bu koşullar değişmediği sürece gıda ürünleri ithalatı ve küçük üreticilerin tasfiyesi sorun olarak önemli gündemler arasında kalmaya devam edecektir.Bir ülkenin kendi tarımını yok etmesi, çiftçilerin tarımı terk etmesine, köylüsünü şehir varoşlarına sürmesine ve ucuz iş gücüne dönüştürmesine sebep olmaktadır. Bu durum sosyolojik ve ekonomik açıdan felaketlere davetiye çıkarmakla kalmaz aynı zamanda ciddi halk sağlığı sorunlarını da beraberinde getirir.Çözüm kamuculuktur, tohum ve gübre üretiminin halk yararına kamu tarafından üretilmesidir. Üretici üzerindeki vergilerin kaldırılması ve girdi fiyatlarının düşürülmesidir” şeklinde konuştu.Üretim alanlarının her geçen gün azaldığını belirten Değirmenci, tarımsal üretimin genel ekonomik yaşam için kar getirici faaliyetlerin olmadığını ifade ederek, “Tarımsal istihdam olanaklarının azalması ve kırsalda yaşamın kentlere göre sunamadığı olanaklar, gıda ve gıda hammaddesi üretimini ihtiyaca cevap veremeyecek seviyeye doğru geriletmektedir. İlave olarak kaynakların toplumlar ve bireyler arasında adaletsiz dağılımının ülkeleri gıda krizi tehdidine doğru sürüklediğini görmek gerekmektedir. Gıda ve gıda hammaddesi üretiminin sermaye ve siyasi güç bakımından odaklaşmasının yukarıda bahsedilen tehdidi daha da derinleştirmesi kaçınılmazdır. Kooperatifçilik, bu tehdidi ortadan kaldırmasa bile azaltacak bir yandan paylaşım ve dayanışma kültürünün yerleşmesine diğer taraftan küçük büyük demeden üretim imkanlarının değerlendirilmesine olanak veren yaklaşımı ifade eder” diye konuştu.

 

“GIDAYA ERİŞİMDE VE PAYLAŞIMDA ADALETİ GÖZETEN KOOPERATİFÇİLİK OLMALIDIR”

Demokratik ve özerk yapılar olarak kooperatifler, her dönem iktidarları tedirgin ettiğini öne süren Değirmenci, “Bu nedenle ülkemizde bir yandan kooperatifler ile ilgili mevzuata özellikle seksenli yıllardan itibaren çeşitli hususlar eklenerek kamu müdahalesi gittikçe daha yoğun hale getirilmiş, diğer yandan da kooperatiflere alternatif örgütler olarak üretici birlikleri geliştirilmiştir.Oysa öncelenmesi gereken, üretim anlayışı bakımından kar öncelikli olmayan, gıdayı sadece bir meta değil en temel ihtiyaç, dolayısıyla her canlı için bir hak olarak kabul eden, gıdaya erişimde ve paylaşımda adaleti gözeten yaklaşımı benimseyen bu anlayışa göre kurgulanmış olan kooperatifçilik olmalıdır.

Diğer yandan üretime yönelik girişimler için tereddüte neden olan ve dolayısıyla adım atmaya çekince sebeplerinden belki de en önemlisi, mevzuata yabancılığın neden olduğu tedirginliktir. Bu doğrultuda kooperatifçilik mevzuatı güncel ihtiyaçlar çerçevesinde ilgili kesimlerin katılımının sağlanması kaydıyla ele alınmalı, süreci kolaylaştırıcı ve demokratik işleyişi hâkim kılacak şekilde kapsamlı değişiklikler için çalışmalar başlatılmalıdır” ifadelerini kullandı.


Etiket:


Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2024 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA