Aktaş: “Türkiye’de aşırı üniversiteleşme paradigmasının çöküşü”




Tarih: 18 Eylül 2022 Pazar 15:35


Mersin’de bir yerel TV kanalı programına konuk olan Mersin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Erkan Aktaş, Türkiye’nin eğitimdeki sorunlarını değerlendirdi. Türkiye’de gereğinden fazla üniversitenin yapıldığını ve birçok üniversite öğrencisinin mezun olduktan sonra iş bulamadığını belirten Aktaş, “Genç işsizlik oranında; üniversitelilerin oranı yüzde 50’lere yaklaşıyor. 24 yaşına kadar mezunların yarısı işsiz. Türkiye’deki işsizlik oranın üstünde. Genelde gelişmiş ülkeler üniversite sayısı arttıkça kişi başına düşen milli gelir artması beklenir. Türkiye tam tersi bir noktada. Türkiye üniversiteli mezun oranında Avrupa’nın 2,5 katı daha fazla ama kişi başına düşen milli gelir de Avrupa’nın en düşük ülkeleri arasında. Türkiye’nin aşırı üniversiteleşme paradigmasının çöküşü ile birlikte, Türkiye hedeflediği politikaların çok gerisine doğru yelken açıyor

Haber- Behzat Ö.Beyazlar

 

Mersin Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Erkan Aktaş, Mersin’de yerel bir TV kanalı programına konuk oldu. 2022-2023 eğitim-öğretim döneminin başlamasıyla birlikte Türkiye’deki eğitim konusu hakkında değerlendirmelerde bulunan Aktaş, Türkiye’de üniversiteleşmenin fazlalaştığını ifade ederken, üniversite mezunlarının yüzde 50’nin de işsiz olduğunu kaydetti. Gelişmiş ülkelerde üniversitelerin fazla olması, kişi başına milli geliri artırdığını söyleyen Aktaş, Türkiye’de üniversitenin fazla olmasıyla birlikte kişi başına düşen milli gelirin çok gerilerde olduğunu ifade etti.  Üniversitelerin fazla açılmasıyla, meslek liselerine ve orta öğretime gereken önemin verilmediğini kaydeden Aktaş,   “Bir tablo hazırladım. Bir üniversitede mezun olan Avrupa ülkelerinin mezun sayısı nüfusu oranıyla kişi başına düşen milli geliri bir grafikte göstermeye çalıştım. Genelde gelişmiş ülkeler üniversite sayısı arttıkça kişi başına düşen milli gelir artması beklenir. Gelişmekte olan ülkelerde üniversite öğrencisinin sayısı çok az, kişi başına düşen milli gelir daha farklı. Türkiye tam tersi bir noktada. Türkiye üniversiteli mezun oranında Avrupa’nın 2,5 katı daha fazla ama kişi başına düşen milli gelir de Avrupa’nın en sonunda. Demek ki biz çok temel bir hata yapıyoruz yüksek öğretimleşmede” ifadelerini kullandı.

 

“HER TARTIŞMA KONUSUNDA EĞİTİME DÖNÜYORUZ”

Eylül ayında eğitim-öğretimin döneminin başladığını belirten Aktaş, “Belki her tartışma sonucunda eğitime dönüyoruz. Eğitimde her geçen gün kötüye giden bir durum söz konusu. Ben bugün bunu anlatmaya çalışacağım. Yüksek öğretimde yaşanan sorunlar ve bunun ülkeye, siyasete, ekonomiye, kentlere ne tür olası etkileri var, eğitim-öğretim nereye gidiyor gibi konuları konuşacağız” şeklinde konuştu.

 

“24 YAŞINA KADAR ÜNİVERSİTE MEZUNLARIN YARIYA YAKINI İŞSİZ”

Gereğinden fazla öğrencinin olması, bazı problemleri beraberinde getirdiğini ifade eden Aktaş, “Türkiye Bilimler Akademisi’nin raporundan alıntı yapacağım. 2000’li yıllardan sonra Türkiye’de üniversitelerde kalite düştü. Gereğinden fazla o kadar çok öğrenci alırsanız, mevcutların da kalitesini bozarsınız ve bu insanları üniversiteye yerleştirmek kolay. Tabi yerleştirirken bazı problemler var. İşte yurt problemleri, diğer problemler olabilir. Bu kadar üniversite öğrencisi gerekiyor mu? Bir tarafta insanlar kalifiye eleman ararken, diğer taraftan üniversite öğrencileri işsiz. Genç işsizlik oranında; üniversitelilerin oranı yüzde 50. 24 yaşına kadar mezunların yarısı işsiz. Türkiye’deki işsizlik oranın üstünde. Önemli olan şu; üniversiten mezun oluyorsunuz, gereğinden fazla bölümden mezun oluyorsunuz. Bölüm enflasyonu ortaya çıkıyor. Bu sefer de mezun olduklarında çok düşük ücretlere, hatta asgari ücretin altına kadar ücretlere çalışıyorlar. Bir taraftan işsizlik problemi, diğer taraftan Türkiye işsizlik problemi kadar asgari ücretlilerin oranında  Avrupa’da ilk sıradayız ” diye konuştu.

 

“MEVCUT LİSE VE ORTA ÖĞRETİME YETERİNCE KAYNAK YARATAMIYORUZ”

Meslek liselerine gereken önemin verilmediğini, finansal kaynaklarının üniversitelerde kullanıldığını belirten Aktaş, üniversitelerin bölgeler için bir araç olarak kullanıldığını ifade ederek, “Siz üniversite okutuyorsunuz, herhangi bir ilkokul mezunun yapacağı işini yapıyorsunuz. O zaman devlet neden bu kaynakları fazla üniversite yaparak kullanıyor. Daha nitelikli liseler, daha nitelikli meslek liseleri yapmıyor. Bir bölgeyi kalkındırmak için üniversite bir araç değildir. Üniversiteyi oyuncak haline getiremezsiniz. Her tarafta üniversite açamazsınız. Bir üniversite açmak öyle kolay değil. Üniversite binadan ibaret değil. Üniversite bir kültür işi, üniversite ciddi bir kütüphane işi, çalışma işidir. Son 15 yıldır ciddi bir üniversiteleşme ile karşı karşıya kaldık. Almanya’nın nüfusu bizden fazla, üniversite öğrencisi bizden az. Bu kadar üniversite ve bu kadar öğrenci ciddi bir hata. Bu hataya devam ediyoruz. Mevcut lise ve orta öğretime yeterince kaynak üretemiyoruz.  Çünkü aşırı derece üniversiteye harcama olduğundan DA meslek liselerinde yeterin ayrılamıyor” ifadelerini kullandı.

 

“İLK 700’DEKİ ÜNİVERSİTE SAYIMIZ 8’DEN 4’DE DÜŞTÜ”               

Üniversitelerin artmasıyla birlikte, Türkiye’deki üniversitelerin sıralamada 700 üniversite arasından 8’den 4’de düştüğünü aktaran Aktaş, “Peki öğrenci sayımız artıyor, üniversite sayımız artıyor da, örneğin son 15 yıl önce 8 üniversitemiz ilk 700 üniversite arasına giren üniversite  sayımız azalıyor.  ilk 700’deki üniversite sayımız 8’den 4’de düştü. Burada kalite düştüğü için bununla ilgili temel bir problem var. Bu 7’den 70’e herkesi ilgilendiren bir durum. Şu anda zor şartlarda barınma sorununa karşı ciddi bir finans kaynağı sağlamamız gerek. Belki de dört yıl sonra çocuğumuzun geleceğini daha kötü bir noktaya gitmesine neden oluyoruz. Türkiye’de ciddi bir beyaz yakalı olma hevesi var” dedi.

 

“ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ ASGARİ ÜCRET İLE ÇALIŞIYOR”

Statüler arasında ciddi bir ücret farkının olmaması gerektiğini vurgulayan Aktaş, “Ben bir profesörüm benim yaptığım işle, su tesisatçısının yaptığı iş kalite arasında veya kişin özeli arasında bir fark olmamalı. Ücrette de ciddi bir fark olmamalı. Ama biz öyle değil, biz meslekler arası ciddi statü farklılığı ortaya koyuyoruz. Hatta bunu birde üniversite okuyan kişiye ayrı bir statü, ayrı bakış sağlıyoruz. Bu da neye yol açtı, üniversite okumamış ciddi bir meslek konusunda iyi olan çok yüksek ücret ile yaşadığını görürken, bir taraftan da üniversite öğrencisi asgari ücret ile çalışıyor, hatta alamayan kesimlerle karşı karşıyayız. Bu ücret dengesini bozan mesleklerin niteliğini değiştiren veya üniversitelerin geleceğini piyasaya bırakan bir yapı olamaz. Eğitimi piyasaya bırakamazsınız.  Bıraktığınız zaman Türkiye’nin şu andaki tablosunu görürsünüz. Bir sürü üniversiteli bir sürü mezun ama kişi başına düşen milli gelir Avrupa’nın gerisinde. Belki de durum kişi başına düşen milli geliri artırmayacak, tam tersi düşürecek” ifadelerini kullandı.

 

“ÜNİVERSİTE BARAJLARI KALKARAK DİĞER SEKTÖRLERİN ETKİLENMESİNE NEDEN OLUYOR”

Sözlerine devam eden Aktaş şu ifadeleri kullandı: “Bir çiftçi belki eğitim kabiliyeti yok ama günümüzde aşırı üniversite açtığımız için barajlarda kalktığı için köyünü terk etmek zorunda kalıyor. Kır ile kent arasındaki farkı gördüğü zaman bir kişi, bir daha kıra dönmüyor. Siz bu seferde kırdaki denge bile değişiyor. Bu hamle öyle bir şey ki hem ara eleman bulamıyorsunuz, diğer tarafta faklı sektörlerin etkilenmesine neden oluyorsunuz. Bu ciddi bir problem.”


Etiket:


Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2023 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA