Dünyada her yıl 1,3 milyar ton, Türkiye’de ise 18 milyon ton gıdanın israf edildiğine dikkat çeken Gıda Yüksek Mühendisi Öznur Tuna, “Gıdayı korumak, geleceği korumaktır” dedi. Tuna, sürdürülebilir üretim, bilinçli tüketim ve paylaşım kültürünün güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
ABDULLAH ÖZTÜRKMEN
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından "Sağlıklı, sürdürülebilir ve adil gıdaya erişim" temasıyla kutlanan Dünya Gıda Günü'nde, küresel israf ve açlık krizi masaya yatırıldı. Gıda Yüksek Mühendisi Öznur Tuna, dünya genelinde 735 milyon insanın açlıkla mücadele ettiğini belirtirken, Türkiye'de TÜİK verilerine göre her yıl yaklaşık 18 milyon ton gıdanın israf edildiğini açıkladı. Tuna, israfın önüne geçmek için "Topraktan sofraya gıda zincirinin yeniden ele alınması" ve bireysel tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi çağrısında bulundu.
“AÇLIKLA MÜCADELE SÜRERKEN MİLYARLARCA TON GIDA ÇÖPE GİDİYOR”
Gıda Yüksek Mühendisi Öznur Tuna, Dünya Gıda Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, küresel gıda krizine dikkat çekerek şunları söyledi, “Dünya genelinde yaklaşık 735 milyon insan yetersiz beslenme ve açlıkla mücadele ediyor. Buna karşın her yıl 1,3 milyar ton gıda çöpe gidiyor. Bu çelişki yalnızca ekonomik bir kayıp değil; etik, sosyal ve ekolojik bir krizdir.”
Tuna, gıda israfının sadece bireysel davranışlarla değil, üretimden tüketime kadar tüm sistemle bağlantılı olduğunu belirterek, “Toplumun her kesimi bu zincirde sorumluluk almalı. Gıdayı korumak, geleceği korumaktır” dedi.
TÜRKİYE’DE HER YIL 18 MİLYON TON GIDA ÇÖPE GİDİYOR
TÜİK verilerine göre Türkiye’de her yıl yaklaşık 18 milyon ton gıda israf ediliyor. En fazla kayıp yaşanan ürünlerin başında meyve, sebze ve ekmek geliyor. Gıda israfı, hem üretim maliyetlerini yükseltiyor hem de çevresel tahribatı derinleştiriyor. Tuna, israfın önüne geçebilmek için sürdürülebilir üretim ve tüketim alışkanlıklarının toplum genelinde yaygınlaştırılması gerektiğini öne sürdü.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR GIDA SİSTEMLERİ GELECEĞİN TEMİNATIDIR”
Tuna, FAO’nun verilerine göre, gıda güvenliğini sağlamanın tek yolu sürdürülebilir tarım ve üretim sistemleri kurmaktan geçtiğini ifade etti. Topraktan sofraya kadar uzanan gıda zincirinin yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayan Gıda Mühendisi Tuna, “Su kaynaklarının verimli kullanımı, tarımsal çeşitliliğin korunması, yerel üreticilerin desteklenmesi ve atık yönetiminin güçlendirilmesi sürdürülebilir bir geleceğin temelidir” diye konuştu. Tuna, sürdürülebilir sistemlerin sadece tarımı değil, toplumsal bilinci de kapsadığını belirterek, “Her birey, tüketim alışkanlıklarını değiştirerek bu zincire katkı sunabilir.” ifadelerini kullandı. Tuna, Dünya Gıda Günü kapsamında Türkiye genelinde birçok belediye, kamu kurumu ve sivil toplum kuruluşu çeşitli etkinlikler düzenlediğini ve “Gıda israfını önleme”, “sıfır atık mutfağı” ve “yerel üretimi destekleme” temalı projelerle farkındalık oluşturduğunu, aynı zamanda okullarda öğrencilere yönelik gıda güvenliği ve israf bilinci eğitimleri verilirken, üretici birlikleri sürdürülebilir tarım uygulamalarını da tanıtıldığına vurgu yaptı.
“TABAĞIMIZA KOYDUĞUMUZ HER LOKMA, DOĞAYA VE EMEĞE SAYGIDIR”
Tuna şöyle devam etti: “Tabağımıza koyduğumuz her lokma, doğaya, emeğe ve geleceğe saygı demektir. Gıdaya erişim bir ayrıcalık değil, temel bir insan hakkıdır. İsraf değil paylaşım, geleceği korur.
Küçük adımlar büyük fark yaratır. Bireysel farkındalığın toplumsal değişimin en önemli adımı.
Her birey şu basit önlemlerle büyük bir fark yaratabilir, gereğinden fazla alışveriş yapmamak. Artan yemekleri değerlendirmek. Yerel üreticileri desteklemek. Mevsiminde, doğal ürünleri tercih etmek. Ekmek ve taze gıda israfına dikkat etmek. Bu davranışlar hem ekonomik tasarruf sağlıyor hem de çevresel sürdürülebilirliğe katkı sunuyor. Dünya Gıda Günü, sadece bir farkındalık günü değil; aynı zamanda daha adil, sağlıklı ve paylaşımcı bir dünya için bir çağrı niteliğinde. Her kaybolan gıda, aslında kaybolan bir gelecektir.”
|