“POTANSİYEL BÜYÜK, BİRLİK OLMAK ŞART!”




Tarih: 19 Ekim 2025 Pazar 13:43


Mersin’in gastronomi yolculuğunu anlatan Mersin Gastronomi Derneği Başkanı Erol Kılıç, hem başarıları hem de eksiklikleri gözler önüne serdi. Tantunisi, cezeryesi, zeytinyağıyla büyük bir mutfak mirasına sahip olan Mersin’in gastronomide hak ettiği yeri alabilmesi için yerel yönetimlere çağrıda bulunan Kılıç, “Potansiyel büyük, birlik şart. “Kendi imkânlarımızla festivaller düzenliyoruz, ama birlikte hareket etmeden yol alamayız” dedi.

ABDULLAH ÖZTÜRKMEN

 

Mersin Gastronomi Derneği Başkanı ve Türkiye Gastronomi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Erol Kılıç, Mersin’in gastronomi potansiyelini, yaşanan sorunları ve hedeflerini gazetemizden Abdullah Öztürkmen’e anlattı. Kılıç, “Gaziantep gastronomide nasıl markalaştıysa, Mersin de bunu yapabilir. Ancak bunun için yerel yönetimlerin desteği şart” dedi.

 

Mersin Gastronomi Derneği nasıl kuruldu, bu fikrin çıkış noktası neydi?

 

Biz derneği kurarken “Mersin Aşçılar Derneği” olarak değil, “Mersin Gastronomi Derneği” olarak kurduk. Çünkü biz sadece aşçılarla değil, Mersin’in tüm gastronomi potansiyeliyle ilgilenmek istedik. Bu kadar kaliteli yemeklerin olduğu bir kentte gastronominin yeterince gelişmemiş olması bizi harekete geçirdi. Mersin bir tarım şehri, yörük köyleriyle, kaliteli süt ve et ürünleriyle öne çıkıyor. Buna rağmen gastronomide gerideyiz.

 

 “GAZİANTEP BAŞARDIYSA, MERSİN NEDEN BAŞARMASIN?”

 

Mersin gastronomide neden geride kaldı sizce?

En büyük sebep yerel yönetimlerin bu alana yeterince destek vermemesi. Gaziantep gastronomide bugün çok ileriyse, bu yerel yönetimlerin, belediyelerin, valiliğin sahip çıkması sayesindedir. Mersin’de maalesef böyle bir birliktelik göremiyoruz. Biz elimizden geleni yapıyoruz ama bir yere varmak için belediyelerin, kaymakamlıkların, sivil toplum kuruluşlarının desteği gerekiyor.

 

Dernek olarak bu alanda ne gibi çalışmalar yaptınız?

Bugüne kadar birçok gastronomi festivali ve Türk mutfağı haftası düzenledik. Türkiye’de genelde bu tür etkinlikleri valilikler veya belediyeler yapar, biz ise kendi imkanlarımızla organize ediyoruz. Kurumlara gidip destek istiyoruz ama kimseden ücret talep etmiyoruz. Sadece diyoruz ki, “Bizim yanımızda olun, ortak logolarımızla görünürlük sağlayın.”

Böylece herkesin tanıtımı olur, biz de kendimizi yalnız hissetmeyiz.

 

Eğitim alanında da çalışmalarınız olduğunu biliyoruz, biraz bahseder misiniz?

 

Evet, 9 yılın sonunda bir gastronomi okulu kurduk. Bu okul ücretli bir okul çünkü sürdürülebilir olması gerekiyor. Burada modern pastacılık, deniz ürünleri, geleneksel tatlar, modern Türk mutfağı gibi alanlarda eğitim veriyoruz. Mersin Üniversitesi ve Toros Üniversitesi’nin aşçılık bölümleriyle işbirliği yapıyoruz. İki kez Türk Mutfak Haftası düzenledik ve her iki etkinlik de Türkiye’de örnek gösterildi.

 

“TANTUNİ BİR MARKADIR, ASLINA UYGUN YAPILMALI”           

 

Tantuni artık Türkiye’nin her yerinde var ama siz orijinalini vurguluyorsunuz. Neden?

Çünkü Tantuni Mersin’in markasıdır. Türkiye’nin 47 ilinde derneklerle buluşuyoruz, her yerde Mersin Tantunisi yapıyoruz.

Antalya, İzmir, İstanbul gibi şehirlerde tanıtım etkinliklerinde izdiham yaşandı. İnsanlar tantuni sesini duyunca geliyor ama maalesef bazı yerlerde orijinaline uygun yapılmıyor.

Bu hem Mersin’in imajına zarar veriyor hem de markalaşma sürecimizi baltalıyor.

Biz ücretsiz tanıtım yapıyoruz, amacımız para kazanmak değil, Mersin’in adını duyurmak.

 

 “CEZERYE VE ZEYTİNYAĞINDA DA BÜYÜK POTANSİYEL VAR”

 

Tantuni dışında Mersin’in öne çıkarabileceği başka ürünler neler?

Cezerye ve kerebiç bizim için önemli tatlı markaları. Ayrıca Mut’un zeytinyağı çok kaliteli.

Geçen yıl Mut’ta bir zeytinyağı festivali yaptık ama 12 fabrikanın olduğu yerde sadece iki fabrika katıldı. Bu çok üzücü. Üreticilerin bu konuda daha bilinçli olması, markalaşmaya önem vermesi gerekiyor. Antalya’daki otellerde başka şehirlerin yağları kullanılıyorsa, Mersin’in zeytinyağı da o raflarda yerini almalı.

 

Mersin gastronomisi için bundan sonraki hedefiniz nedir?

Artık Mersin’de bir Gastronomi Komisyonu kurulmalı. Bu komisyonda şefler, restoran sahipleri, diyetisyenler, gıda mühendisleri, üreticiler ve tarım temsilcileri yer almalı.

Köylüye ürününü nasıl pazarlayacağını öğretmemiz gerekiyor. Çünkü gastronomi sadece mutfakta değil, tarladan sofraya kadar uzanan bir zincirdir. Ben Fransa’da, Strazburg’da sadece 10 kişiye tantuni yapacaktım, ama 170 kişi geldi. İnsanlar çevre ülkelerden bile geldi.

Bu bile Mersin mutfağının dünyaya açılabileceğini gösteriyor. Yeter ki yerel yönetimler bunun farkına varsın. Biz, bu kenti gastronomiyle markalaştırmak istiyoruz. Mersin gastronomide büyük bir potansiyele sahip. Ama bu potansiyel ancak birlikte hareket edilirse değerlendirilebilir. Yerel yönetimler, üniversiteler ve sivil toplum el ele verirse Mersin, Türkiye’nin gastronomi başkentlerinden biri olabilir.


Etiket:


Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA