“PES ETMEDİM”




Tarih: 21 Ekim 2025 Salı 08:30

RÖPORTAJ: RAZİYE ERDEN YILDIRIM

Peyzaj Mimarı olan Şule Uzun, “1990’lı yıllarda kadınların iş dünyasında yer bulması çok kolay değildi. Hele süs bitkisi üretimi gibi alanlarda hiç ciddiye alınmıyordum. Ama ben hiçbir zaman pes etmedim. Para kazanmak önceliğim olmadı. Öğrenmek, üretmek ve mesleğimi sevmek benim için daha önemliydi.” dedi.

Kırmızı saçlarıyla karşıladı Şule Uzun… Gülüşüyle etrafa neşe saçıyor, yaptığı işler ise toprağa hayat veriyor. Her bir bitkide emeğini, sabrını ve sevgisini görmek mümkün. Elli yaşındaki Şule Uzun ile Yenişehir’deki 34. Cadde üzerindeki Kocaş Yapı-Peyzaj serasında buluştuk. Konuştukça, toprağa kurduğu bağın ne kadar derin olduğunu, 31 yıllık meslek yolculuğunun hikâyelerini samimiyetle paylaştı. Azmi, cesareti ve üretime olan tutkusu insanı etkiliyor.  Peyzaj Mimarı olan Şule Uzun, gerçekten örnek bir kadın girişimci… Hayatı, “Sevdiğin işi yaparsan, zorluklar bile güzelleşir” sözünü doğrulayan bir yolculuk. Toprakla başlayan bu serüven, yılların emeğiyle yeşeren bir başarı hikâyesine dönüşmüş.

“TOPRAKLA BÜYÜDÜM, O YÜZDEN HİÇ YABANCI GELMEDİ”

ŞULE HANIM, PEYZAJ MİMARLIĞINA İLGİNİZ NASIL BAŞLADI?

Peyzaj Mimarlığını da tek tercih olarak, isteyerek yazdım. O yıllarda çok bilenen bir bölüm değildi. Çizim yapmayı da seven biriyim hem de bitki ve üretim konusuna meraklıydım. Babam da ticaretle uğraşan biriydi ve limon ağaçları, meyve seralarımız vardı. Toprakla hep iç içe büyüdüm. O yıllarda çok araştırdım. Üretim ve tasarım boyutu bana hitap ediyordu, yazdım. Peyzaj mimarlığının kelime anlamı bile bilinmiyordu o yıllarda. Çevremden olumsuz tepkiler aldım. Akademik başarım iyi olduğu için ailem de olumsuz baktı. Babam eczacı, doktor, avukat olmamı çok istiyordu. Hani hayatta beş meslek varmış gibi… içimdeki sesi dinledim ve yazdım. 16 yaşında erken bitirdim liseyi. Aslında mimarlıktı hedefim tercihe 4 ay kala seçtim bu mesleği. Dershanede bize bir test yaptılar, ‘hangi meslek grubuna yakınsınız’ diye. Orada fark ettim. O zamanlar sadece 2 üniversitede peyzaj mimarlığı unvanı veriliyordu. Diğerleri ziraat fakültesi ve peyzaj bölümü yazıyordu. 1994 yılında mezun olduğumda bitki üretim ayağında olacağım diye düşüncem vardı. Gelir gelmez bir yer kiraladık. Ahşaptan bir ofis yaptı babam. Ekiplerimiz geldi, bana sera kurdular.

MEZUN OLUR OLMAZ KENDİ İŞİNİZİ KURMUŞSUNUZ, O SÜREÇ NASILDI?

Evet, mezun olduktan sonra Mezitli’de 500 metrekarelik bir alan kiraladım. 21 yaşındayım ve hayatı bilmiyorum, iş hayatına atıldım. Şanslı bir gençtim; rahat okudum, ekonomik kaygım olmadı, ticaretten de anlamazdım. Hatta üniversiteyi kazandığımda herkes yapamayıp geri döneceğimi düşündü. Dönmedim, bitirdim geldim. Gelince iş yerimi açtım ve sonrasında şu tepkiler başladı. ‘Neyi bitirdin?’ peyzaj mimarlığı dediğimde ‘o ne falan’ dediler. Süs bitkisi yetiştirmeye başladım. Küçümseyici bir tavırla; ‘Bu ne işe yarıyor, yeniyor mu? İçiliyor mu?’ demeye başladılar. ‘Hayır, bu görsel’ diyordum. Bir de şu vardı babamın seraları olduğu için ‘madem bu işi yapacaktın neden dört yıl okudun?’ gibi sorularla karşılaştım. Yaşımdan da küçük görünüyordum ve gelenler beni iş sahibi olarak görmüyordu, istemediler. Yanımda çalışan bahçıvan, usta kesim bir şey dediğimde ‘ben bir kız çocuğundan emir alamam’ dediler. Kimse bir süre beni kabul etmedi. Büyük görünebilmek için saçımda denemediğim renk kalmadı. (Gülüyor) O zamanlar en büyük problemim buydu. Bir olayımı hiç unutmuyorum. Orta yaşlı bir bahçıvan; ‘ben küçük bir kız çocuğundan talimat almam, sen ne biliyorsun da bana talimat veriyorsun? Babanı çağır, o yapacağımı söylesin’ dedi. Ben tabii diyalogları bilmiyorum. Sürekli ‘yapar mısınız? götürür müsünüz?’ deyince onlar bana hükmetmeye çalıştı. Ama hiçbir zaman emir kipi kullanmadım, 31’inci yılıma girdim hala da kullanmam. Deneme yanılma yoluyla diyalog kurmayı öğrendim. Yanınızda çalışan kişiyle diyaloğunuz iyi olmalı ki işiniz kitlenmesin. Fabrikasyon işi yapmıyoruz.

O DÖNEMLERDE KADIN GİRİŞİMCİ OLMAK ZORDU SANIRIM?

Kesinlikle… 1990’lı yıllarda kadınların iş dünyasında yer bulması çok kolay değildi. Hele süs bitkisi üretimi gibi alanlarda hiç ciddiye alınmıyordum. Ama ben hiçbir zaman pes etmedim. Para kazanmak önceliğim olmadı. Öğrenmek, üretmek ve mesleğimi sevmek benim için daha önemliydi.

UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZ VAR MI?

Müşterim ile bir hikâyemi anlatayım: Bir banka müdürünün bulunduğu sitenin işini yaptım. Silifke’ye gidip gelmem gerekiyor. Proje ve uygulama işi aldım. İşçi de götürmem gerekiyor. O zamanlar internet yok. Meslekle ilgili yayın da yok. Hocalarımı arayıp bilgi almaya çalışıyorum. 1 ay boyunca ciddi para harcadım. İşi bitirdim ve aradan 4 ay geçti, siteden de para istemedim. Banka müdürü aynı zamanda sitenin yöneticisi dedi ki; ‘seni ziyarete geleceğim.’ Geldi ve ‘bizim işi yapalı kaç oldu, para aldın mı?’ diye sordu. ‘Almadım’ dedim. ‘İstedin mi?’ diye sordu. ‘Borcunuz olduğunuzu biliyorsunuz, olunca ödersiniz diye düşündüm’ dedim. Bu şekilde deyince kahkahayı bastı ve sonra dedi ki; ‘seninle haftada bir iki saat toplantı yapacağız. Sana hayatın gerçeklerini anlatmamız lazım.’ Bana bir ay boyunca para hesabını nasıl tutmam gerektiğini öğretti. Muhasebeyi öğretti.

BUGÜNKÜ SERANIZA NASIL GELDİNİZ?

Meslek hayatımın ilk 10 yılında tam 6 kez taşındım. Her seferinde sıfırdan başlamak zorundaydım. Boş bir arazi bulup su ve elektrik işlerini halletmek gerekiyordu. Biz şebeke suyu kullanamıyoruz, mutlaka kuyu açmak gerekiyor. Şu an bulunduğum yer, 34. Cadde’deki 30 dönümlük arazim. Burayı bulduğumda artık kalıcı bir yerim olsun istedim.

ÜRETİM SÜRECİNİZ ŞU ANDA NASIL İLERLİYOR?

Pandemi ve deprem sürecinden sonra üretim biçimimi değiştirdim. Önceden Türkiye’nin dört bir yanına fide gönderiyorduk ama artık tropik ve Akdeniz bitkilerine yöneldim. 10 kalemde ciddi üretim yapıyorum. Tropik ağaç grupları hem daha değerli hem de geleceği olan bir alan.

HAYATINIZDA DÖNÜM NOKTASI DEDİĞİNİZ BİR OLAY VAR MI?

Evet, birkaç yıl önce ciddi bir kalp krizi geçirdim. Üç gün yoğun bakımda kaldım. O an her şeyin bittiğini düşündüm ama sonra dedim ki; “Hayat devam ediyor, ben de devam edeceğim.” O günden sonra hayata bakışım tamamen değişti. Kendime zaman ayırmaya, resim yapmaya başladım. Ekonomik krizler de gördüm, başarısız olduğum zamanlar oldu. Ama hiçbirinde salmadım, ipin ucunu bırakmadım. Okurken hayal ettim ve hayalimi de gerçekleştirdim. Tabii bu yaptığınız işi sevmekten geliyor. Sevmezseniz yaptığınız işten keyif alamazsınız. Ne iş yaparsanız yapın önce sevmeniz lazım. Çünkü sevince başarı geliyor, ardından para geliyor. Bunlar birbiri ile çok bağlantılı.

BUGÜN GERİYE BAKTIĞINIZDA NELER SÖYLERSİNİZ?

Her şeye rağmen iyi ki bu yolu seçmişim diyorum. Çünkü insan sevdiği işi yapınca yorulmuyor. Kadınlara da tek bir şey söylemek isterim: Pes etmeyin. Çalışın, üretin, hayattan kopmayın. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor, ama emek verirseniz toprak mutlaka karşılığını verir.


Etiket: Peyzaj , Peyzaj Mimarı


Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA