“Benim sınıfımda ‘susun’ kelimesi yok”




Tarih: 24 Ekim 2025 Cuma 09:45

RÖPORTAJ: RAZİYE ERDEN YILDIRIM

Öğretmeni Suat Soysal, “Ben ‘ödevci’ bir öğretmen değilim. Dersin derste öğrenilmesinden yanayım. Öğrencilerime hiç ödev vermem, çünkü ‘ders okul içindir, hayat ise dışarısı için.’ Hayatın gerçek öğretmeni, sokaklar, doğa ve insanlardır.”

Bir eğitimci düşünün… Bir çocuğun geleceğine yön veren, onun dünyasını değiştiren, kalbine dokunarak hayatında iz bırakan bir öğretmen. İşte öğretmen Suat Soysal tam da böyle bir isim. Zaman zaman öğrencileriyle halay çeken, Doğu görevinde öğrencisinin sınır ötesine mektup göndermesine tanıklık eden Soysal, sınıfında sevgiyi ve umudu çoğaltan bir eğitim neferi. Yaklaşık 30 yıllık meslek hayatında Mersin’in birçok ilçesinde görev yapan İlkokul Öğretmeni Suat Soysal, eğitimde fark yaratan çalışmalarıyla çocukların gönlünde taht kurdu. Onun için öğretmenlik sadece bir meslek değil, geleceği şekillendiren kutsal bir görev. Suat Öğretmen, sınıfında sevgiyi, merakı ve hayali büyütüyor. Öğrencilerinin okulu sevmesi, derslere hevesle katılması için her zaman farklı yollar arayan Soysal, farklı meslek gruplarından insanları canlı bağlantıyla sınıfına konuk etti.

Eğitim yolculuğuna 1996 yılında Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde başlayan Soysal, bugün Mersin’in Erdemli ilçesindeki Sorgun Ortaokulu’nda görevine devam ediyor. Gittiği her yerde çocukların kalbine dokunan, umut aşılayan Öğretmen Suat Soysal ile eğitimcilik yolculuğunu konuştuk.

Mersin’de öğretmenlik serüveniniz nasıl başladı?

Mersin’de Akdeniz, Toroslar, Çamlıyayla, Tarsus ve Erdemli ilçelerinde görev yaptım. Her ilçe, her okul, her öğrenci ayrı bir dünya… Tek ortak yönü; kitabın dışına çıkmak, dünyayı keşfetmek, çok soru sormak isteyen ama bu soruların cevabını verecek kişileri arayan çocuklar. O çocukların en büyük engeli bazen maalesef biz öğretmenler oluyor. Yeni nesil kitabın dışındaki dünyayı görmek, tanımak istiyor. Benim serüvenim de işte böyle başladı. Öğrencilerime “Siz hayal edin, ben buluşturayım.” diyerek yola çıktım.

Öğretmenlik sizin için ne ifade ediyor?

Öğretmenlik benim için bir meslek değil, bir yaşam biçimi. Saati, günü, sınıfı olmayan bir kavram. Öğretmenliği seçmemdeki en büyük sebep, çocukluğumda kendi öğretmenlerime verdiğim sözdü:

Sert, şiddet uygulayan, kitabın dışına çıkmayan o öğretmenler gibi olmayacaktım. Ben, öğrencisine sadece ders değil, hayatı anlatan bir öğretmen olacaktım.

Farklı ilçelerde görev yapmak size neler öğretti?

Mersin bir bütün ama ilçeleri farklı kültürlerin mozaiği. Her bölge bana yeni bir bakış kazandırdı. Bazı yerlerde inanılmaz bir samimiyet gördüm, bazılarında öğretmene verilen değerin ne kadar kıymetli olduğunu anladım. Her okul, bana öğretmenliğin aslında bir “öğrenme sanatı” olduğunu gösterdi.

Öğrencilerinizle kurduğunuz bağ sizi nasıl ayırıyor sizce?

Benim sınıfımda “susun” kelimesi yok. Kapı açık, çocuklar özgür. Çünkü artık öğrenciler nasihat eden, çok konuşan değil; onlarla yaşayan öğretmen görmek istiyor. Öğrenciye sürekli konuşarak değil, birlikte yaşayarak dokunuyorum. Çok öğrenciye ulaşmak kolay, ama bir bireyin kalbine dokunmak bambaşka. İşte benim farkım o bağı kurabilmekte. Öğrenciler artık gölge eden değil, güneş olan öğretmen istiyor.

Sizi en çok etkileyen bir öğrencinizin hikâyesini paylaşır mısınız?

Bir dönem Mersin’in Çilek Mahallesi’nde görev yapıyordum. O yıllarda bölgede huzursuzluklar yaşanıyordu. Bir öğrencimin akşam olaylara karıştığını öğrendim. Onunla konuştum, onu dinledim. Eylemlere katılmaktan vazgeçti. Okudu, hayatını değiştirdi. Bugün o öğrencim bir polis.

Yine hayatında hiç tekneye binmemiş, tiyatroya gitmemiş, trene binmemiş, hamburger yememiş, hatta asansöre bile binmemiş öğrencilerimin ilk deneyimlerine tanıklık ettim. Hepsinin yüzündeki heyecanı görmek benim için kelimelerle tarif edilemeyecek kadar kıymetliydi.

Ödevler konusunda ne düşünüyorsunuz?

Ben “ödevci” bir öğretmen değilim. Dersin derste öğrenilmesinden yanayım. Öğrencilerime hiç ödev vermem, çünkü “ders okul içindir, hayat ise dışarısı için.” Hayatın gerçek öğretmeni, sokaklar, doğa, insanlardır.

Akran zorbalığı son günlerde arttı. Velilere neler söylersiniz?

Akran zorbalığı, çocukları sadece çocuklarla bıraktığınızda ortaya çıkar. Eğer çocuğu yetişkin, üretken, kariyer sahibi insanlarla buluşturursanız akranı değişir. Artık zorbalık yapmaz, hayal kurar. Çocukların akranı, sadece sınıf arkadaşı değil; hayalindeki geleceğin insanları olmalı. Onları o insanlarla tanıştırın, konuşsunlar, öğrensinler.

Derslerde farklı meslek gruplarını canlı yayına almanız çok ilgi çekici. Bu fikir nasıl doğdu?

Çünkü çağ bizim değil, çocukların çağı. Teknolojinin ve bilim çağında yaşıyoruz. Meslekleri anlatmak yerine, öğrencilerimi doğrudan o meslek sahipleriyle buluşturmak istedim. Katar’dan Amerika’ya, Dubai’den Kıbrıs’a kadar farklı ülkelerden meslek temsilcileri dersimize bağlandı. Her bağlantı öncesi çocukların heyecanla “bugün hangi ülkeden kim bağlanacak?” diye sormaları en büyük motivasyonumdu.

Hangi meslek gruplarını çocuklarla buluşturdunuz, tepkiler nasıl oldu?

İş kadınlarından pilotlara, milletvekillerinden subaylara kadar birçok kişi dersimize katıldı. Özellikle kadın girişimciler bağlanarak kız öğrencilerime rol model oldu. Çocuklar şaşırdı, heyecanlandı, sorular sordu. Sonrasında o mesleklerle ilgili kendi aralarında konuşmaya, hayal kurmaya başladılar.

İşte o an, eğitimin amacına ulaştığını hissediyorsunuz.

Dışarıdan gelen tepkiler nasıl?

Beklediğimden de iyi. Üniversite rektörünü ben görmeden önce öğrencilerim onun odasında ağırlandı.

Beni ve öğrencilerimi tebrik eden çok kişi oldu. Bu da doğru yolda olduğumuzu gösterdi.

Öğrencilerinizin hayallerini ve özgüvenlerini geliştirmek için başka ne tür etkinlikler yapıyorsunuz?

Önce onlara “hayal kurun” demiyorum, beraber hayal kuruyoruz. Projeler üretiyoruz, bazen küçük bir fikirle kocaman bir adım atıyoruz. Hayal kurmayı öğreten değil, hayali birlikte yaşayan öğretmen olmayı seviyorum.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Öğrencilere “Gölge değil, ışık olalım.” diyorum. Yeni nesil artık bunu istiyor ve iyi ki de istiyor.

Çünkü geleceği değiştirecek olanlar, ışığı kendi yüreğinde taşıyan çocuklardır. Ben de o ışığın hiç sönmemesi için her gün sınıfın kapısını umutla açıyorum.


Etiket:


Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA