“Hayatı yaşayın, gözlemleyin, sevin, sorgulayın”




Tarih: 29 Ekim 2025 Çarşamba 11:22

ABDULLAH ÖZTÜRKMEN

Şair, Yazar Hamit İzol: “Yazdıklarım, hayatın içinden akan gerçeklerdir” diyor

Eserleri ve toplumsal konulara yaklaşımıyla edebiyat ve sinema dünyasında dikkat çeken yazar Hamit İzol, genç yazarlara “Hayatı yaşayın, gözlemleyin, sevin ve sorgulayın” tavsiyesinde bulundu.

Toplumun derin köklerinden, insan ruhunun en gizli duygularına uzanan hikâyeleriyle tanınan yazar Hamit İzol, hem edebiyat hem de sinema dünyasında adından söz ettirmeye devam ediyor. “Aşiret ve Öteki Yüzü”, “Ağa’nın Akmayan Gözyaşları”, “Kürt’ün Türk Aşkı”, “Barış Sonrası Büyük Türkiye”, “Roza” ve “İsimsiz Bebek” adlı eserleriyle güçlü bir edebi çizgi oluşturan İzol, şimdilerde yeni kitabından sinemaya uyarlanan “Roza” filmiyle gündemde. Biz de İzol’la hem yazarlık serüvenini hem de “Roza” filminin perde arkasını konuştuk.

“GERÇEK İNSANLARIN, GERÇEK HİKÂYELERİNİ YAZMAK İSTEDİM”

Yazarlık serüveniniz nasıl başladı?

Benim için yazmak bir tercih değil, bir zorunluluktu. Çünkü yaşadıklarımın, tanık olduklarımın sessiz kalmasına izin veremezdim. Aşiret kültürünün içinde büyüdüm. Bu kültür çok güçlü, ama aynı zamanda içinde birçok çatışma da barındırıyor. İlk kitabım Aşiret ve Öteki Yüzü, o sessizliğe ses olma çabasıydı. Gerçek insanların, gerçek hikâyelerini yazmak istedim.

Kitaplarınızda “güç, gelenek ve insan” üçgenini çok sık işliyorsunuz. Bu sizin edebiyatınızın temel direği mi?

Kesinlikle öyle. Gelenek bizi biz yapan bir yapı ama aynı zamanda insanı sınırlayabiliyor. Ben o çizgiyi sorguluyorum. “Ağa” figürü, “kadın” figürü, “söz” ve “namus” gibi kavramlar, sadece birer toplumsal unsur değil; insani dramların merkezinde yer alıyor. Ağa’nın Akmayan Gözyaşları bu anlamda güçle vicdan arasındaki dengeyi sorgulayan bir hikâyeydi.

“Kürt’ün Türk Aşkı” kitabınız döneminde çok ses getirdi. Siz bu romanı nasıl değerlendiriyorsunuz?

O kitap aslında bir ‘barış manifestosu’dur. Aşkın, kimliklerin ve sınırların ötesinde bir duygu olduğunu göstermek istedim. Biz hâlâ birbirimizi etiketlerle tanımlıyoruz ama insan kalbinde böyle sınırlar yok. Kürt’ün Türk Aşkı, bu ülkede birbirini anlamaya çalışan iki yüreğin hikâyesi.

Kitaptan filme uzanan bu süreç nasıl gelişti?

Roza benim için sadece bir roman değil, bir vicdan hikâyesidir. Kadınların sessizliğine, toplumun görmezden geldiği acılara ses olma çabasıdır. Roman yayınlandıktan sonra çok sayıda okur “Bu hikâyeyi beyazperdede görmek istiyoruz” dedi. Sonra bu hayali gerçekleştirdik. Roza filmi, romanın özünü koruyarak sinemaya uyarlandı. Kadınların yaşadığı baskıyı, aşkın ve direncin gücünü beyazperdeye taşımak istedim. Film, festivallerde ve özel gösterimlerde büyük ilgi gördü. En önemlisi, kadınların hikâyesini kadınların sesiyle anlatabildik.

“YAZARIN AMACI, İNSANIN KALBİNE DOKUNMAKTIR”

Romanı senaryoya uyarlarken nelere dikkat ettiniz?

En büyük hassasiyetim, hikâyenin ruhunu korumaktı. Sinema, kelimelerin yerine görüntüyü koyar ama duygunun aynı kalması gerekir. Bu nedenle romanın derinliğini kaybetmeden, izleyiciye sade ama sarsıcı bir anlatı sunmaya çalıştık. Filmdeki her sahne, Anadolu kadınının sessiz çığlığı gibidir.

“Roza” filmine gelen tepkiler nasıldı?

Çok olumlu geri dönüşler aldık. İzleyenler sadece bir film değil, bir hayat hikâyesi gördüklerini söylüyorlar. Birçok kadın seyirci “Roza’da kendimi buldum” dedi. Bu benim için en büyük ödül. Çünkü bir yazarın, bir sanatçının amacı tam da budur: insanın kalbine dokunmak.

 “İsimsiz Bebek” kitabınız da toplumsal yaralara değinen bir eserdi. Bu konulara yönelmenizin özel bir nedeni var mı?

Ben gerçek hayattan kopuk yazamam. Çünkü bu toplumun içinde büyüdüm. Her gün bir kadının susturulduğu, bir çocuğun görünmez kılındığı bir dünyada yaşıyoruz. Yazmak benim için bir tanıklık biçimi. İsimsiz Bebek de o sessizliğe tutulmuş bir aynaydı.

Eserlerinizin genelinde umutlu bir ton var. Bu bilinçli bir tercih mi?

Evet. Ben umutsuzluğu sevmem. İnsan acı çeker ama yine de ayağa kalkar. Her hikâyemde bir direniş, bir yeniden doğuş vardır. Çünkü inanıyorum ki; insanın en büyük gücü, tekrar başlayabilmesidir.

Yeni bir kitap ya da film projesi var mı?

Evet, şu anda “Yürekten konuşanlar’ adlı yeni romanım üzerinde çalışıyorum. Bu kitabımda halk dilinde ‘Ahraz’ diye geçen işitme ve konuşma engelli insanları ele aldım. Şuanda baskıda. Ayrıca Roza’nın başarısından sonra yeni bir film projesi için de düşüncelerim var. Detayları yakında paylaşacağım.

Son olarak, genç yazarlara ne söylemek istersiniz?

Hayatı yaşayın, gözlemleyin, sevin ve sorgulayın. Yazmak sadece kelimelerden ibaret değildir; vicdandan, cesaretten ve merhametten beslenir. Eğer yazdığınız bir cümle, birinin kalbine dokunuyorsa, işte o zaman gerçekten yazarsınız.

 

 


Etiket:


Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA