MERVE KANKAN
Mersin’de 7 yıldır hizmet veren MehVet Veteriner Kliniği’nin kurucusu Veteriner Hekim Mehmet Yeşil, hem mesleğe duyduğu derin bağlılığı hem de sokak hayvanlarına dair güçlü vicdani duruşuyla dikkat çekiyor. Çocukluğundan beri hayvanlara duyduğu sevginin kendisini veteriner hekimliğe yönelttiğini söyleyen Yeşil; mesleğin ruhani boyutundan, hayvan sahipliğinin sorumluluklarından, aşılamanın öneminden ve tartışma yaratan sokak hayvanları yasasına kadar birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu.
“VETERİNERLİK BENİM İÇİN PARA DEĞİL, VİCDAN MESLEĞİ”
Önce sizi tanıyalım. Veteriner hekimliği neden seçtiniz?
“Ben Veteriner Hekim Mehmet Yeşil. 7 yıldır MehVet Veteriner Kliniği’nin veteriner hekimiyim. Veteriner hekimlik, bir insana gerçekten çok doğru bir iş yaptığını gösterebilen bir meslek. İnsanın ruhunu besleyen bir meslek. Bir canlıya hayat olabilmek, onun sağlığına dokunabilmek, ona mutlu bir gelecek sunabilmek beni çok mutlu ediyor. Çocukluğumdan beri hayvansever bir insandım ve doktor olmak istiyordum. “Neden bunu hayvanlar üzerinde kullanmayayım?” dedim. Çocukluk aşkı, hayvan aşkı… Bu meslek tamamen aşk dolu benim için. Para için yapılacak bir iş değil.”
Günümüzde sokaktan hayvan sahiplenme arttı. Sizce doğru süreç nasıl olmalı?
“Hayalim sokaktaki her hayvanın bir insan tarafından sahiplenilmesi. Çünkü onlar bize emanet; onlara iyi bakılması gerekiyor. Tabii bunu veteriner hekimler tek başına yapamaz. Toplumla birlikte, bir arada onların bakımlarını ve mutluluğunu sağlayabiliriz. Sokaktan bir hayvan sahiplenildiğinde ilk etapta eve götürmek değil, bir veteriner hekime götürerek herhangi bir rahatsızlığı var mı tespit etmek gerekir. Eğer hayvanda bir hastalık varsa önce tedavisi yapılmalı. Yoksa hayvanın daha stressiz ve kaliteli bir yaşam sürebilmesi için iç-dış paraziti yapılmalı ve ardından aşılama başlamalı. Parvoviral enterit, halk arasında kanlı ishal; herpes gibi bulaşıcı ve ölümcül hastalıklar tek bir aşılamayla önlenebilir. Kedi ve köpekte çok yaygın olan bu hastalıklar aşıyla tamamen engellenebilir. O yüzden bir hayvan sahiplenmek sadece eve almak değildir; sokaktaki hayvanı da sahiplenebilirsiniz.”
“BU YASAYI TANIMIYORUM! SOKAKTAKİ CANA DOKUNMAMA KİMSE ENGEL OLAMAZ”
Sokak hayvanlarına müdahaleyi kısıtlayan yeni yasa hakkında ne düşünüyorsunuz?
“MehVet Veteriner Kliniği olarak bu yasayı tanımıyoruz. Böyle bir yasa benim umurumda değil. Sokaktaki bir canlıya yardım edemeyeceksem bu diplomayı kullanmam anlamsız olur. Bu yasa çıkmış olsa bile bana getirilen ya da gördüğüm hasta bir hayvana elimden geldiğince yardımcı olurum. Kimse beni engelleyemez. Çünkü veterinerlik sadece para için yapılacak bir iş değil. Çok ruhani bir tarafı var. Bir canlıya yardım edebilmek, ona dokunabilmek, onun hayatına katkı sağlayabilmek maddiyattan kat kat üstündedir. Vicdan sahibi hiçbir hekim bu yasaya uymaz. Ceza kesilse bile sokaktaki canlara yardım etmeye devam edeceğim.”
Doğru besleme nasıl olmalı?
“Onlar da artık çocuğumuz olduğu için annesinin veya babasının imkanı varsa, ekonomisi uygunsa 1. sınıf mamaları öneriyoruz. Profesyonel olarak konuşacak olursam, kesin bir ölçü veremem çünkü A markasındaki bir mamada 125 gram verilmesi gerekirken, B markasında 85 gram yeterli olabiliyor. Kedi ve köpekler beslenirken kuru mama dışında mama verilmesini hiçbir zaman desteklemiyorum. Veya aile “Kendi mamamı hazırlarım” diyorsa ev yapımı mama kullanabilirler. Fakat kuru mama, besin değerini karşılamayı sağlar ve aynı zamanda sert ve sıkı bir formüle sahip olduğundan, hayvanlar bununla beslenirken ağız ve diş sağlığında özellikle diş çürümelerine ve tartar oluşumuna engel olur. Bu sayede sindirim sistemleri yumuşak beslenmeye oranla daha uzun süre sağlıklı kalabilir.”
Hastalık belirtileri nasıl anlaşılır?
“Beni bu konuda telefonla aradıklarında ilk sorduğum soru şudur: “Yemek yiyor mu? Su içiyor mu? Önceki günlerdeki gibi mi?” Çünkü bir canlı, tıpkı bizler gibi hasta olduğunda iştahı kesilir. Eğer iştah aynıysa bir tık rahatlarız. Daha sonra dışkılama ve idrar yapma sıklığına, solunumunda farklılık olup olmadığına dikkat ederek bazı şeyler anlaşılabilir. Herhangi bir olumsuzluk varsa klinik muayenesi gerekir. Daha duygusal açıdan bakılacak olursa; eskisine göre daha sessizse, kaçıyorsa, saklanıyorsa, hareketliliği azaldıysa bu da bir problem olduğunu düşündürebilir. Hastalık sadece bizde olduğu gibi enfeksiyonel veya fizyolojik olmak zorunda değildir; onları rahatsız eden bir durum varsa hasta sahiplerinin bunu fark edip önlem alması gerekir.”
“ONLAR DÜNYAMIZIN RENKLERİ! BEN ONLARI KARANLIĞA GÖMMEM”
Hayvanseverlere, özellikle sokak hayvanları hakkında ne önerirsiniz?
“İnsanların kendi bölgesindeki sokak hayvanlarını olabildiğince sahiplenmesi öneririm. Sokak hayvanlarını sahiplenmek demek sadece eve almak değildir. Sokakta bir kedi veya köpeği belirleyip sorumluluğunu alabilirler. Benim klinik olarak ve özel hayatımda sorumlu olduğum, sokakta baktığım, kimsenin bilmediği kedi ve köpekler var. Onlara mama götürürüm, aşılarını yaparım. Her insan kendi çevresindeki bir kediyi veya köpeği sahiplendiğinde, ona mama verdiğinde, aşılarını yaptırdığında birçok hayvan bulaşıcı hastalıklardan ve ölümden kurtulacak. Sokakta daha sağlıklı hayvanlar olacaktır. Tabii ki her yer kedi köpek dolsun demiyoruz; ama öldürerek, katliamlarla değil, görevler yerine getirilip gerekli kısırlaştırmalar yapıldığında zaten kademe kademe nüfusları düşecektir. Bu bile insana mutluluk verir. Kötü bir gün geçirdiğinizde ya da herhangi bir yürüyüşünüzde bir kedi veya köpek görmek insanı mutlu eder, psikolojiyi düzeltir. Bugünkü hayvan seven ve sevmeyen insanların; sağlıklı bir hayvan gördüğünde mutlu olan ve olmayan insanlar arasındaki fark, ülkedeki birçok şeyin özeti aslında. Onlar dünyamızın renkleri; onlarsız bir hayat düşünülemez. Kötülüğün, karanlığın değil; her zaman iyiliğin ve güzelliğin yanında olacağız.
|