Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın 2026 yılı asgari ücretini 28 bin 75 TL olarak açıklamasına tepki gösteren EMEP Mersin İl Başkanı Sedat Başkavak, açıklanan asgari ücretin enflasyon ve açlık sınırının altında kaldığını belirterek, “Ücretlerin düşük tutulması sermayeyi koruyor, emekçileri ise yoksulluğa itiyor. Toplam harcamaların yüzde 50’sini ailesiyle birlikte 8 milyon zengin yaparken, diğer yarısı 80 milyon aç, yoksul kitlelere kalıyor. Biz çalışıyoruz onlar yiyorlar” dedi.
MERVE KANKAN
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın, 2026 yılı asgari ücretini yüzde 27 artışla 28 bin 75 TL olarak açıklamasına Mersin’den tepki yükseldi. Özgür Çocuk Parkı’nda gerçekleştirilen eylemde Emek Partisi (EMEP) Mersin İl Başkanı Sedat Başkavak, Özgür Çocuk Parkı’nda yaptığı basın açıklamasında belirlenen ücretin milyonlarca işçi ve ailesini açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm ettiğini söyledi.
“BİZ ÇALIŞIYORUZ ONLAR YİYORLAR”
Açlık sınırının 30 bin liraya, yoksulluk sınırının ise 100 bin liraya dayandığı koşullarda açıklanan asgari ücretin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Başkavak, “TÜİK bile Kasım ayı yıllık enflasyonu yüzde 31,07 açıkladı. Bağımsız araştırma grubu ENAG, yıllık enflasyonu yüzde 56,82 olarak açıkladı. Asgari ücret açlık sınırının altında, zam ise enflasyonun altında ama Çalışma Bakanı televizyonlardan gözümüze baka baka "Çalışanları enflasyona ezdirmedik" diyor. Dakikada 40 bin 227 lira harcayan saray, işçi ve ailesine 1 ay boyunca 28 bin lira ile yaşamayı dayatıyor. Asgari ücretli sofrasında eti göremezken, saray milyonları harcıyor. Orta Vadeli Programda, ücretleri düşük tutarak enflasyonu düşürme hedefi koyan saray rejimi "ücretler artarsa enflasyon artar" diyor. İşçilere de "aman enflasyon artmasın da ücretlere de zam yapılmasın" dedirtmek istiyor. Sofrasında kuru ekmek, odasında ısınmak, kirasını ödemekten başka derdi olmayan işçiler kuru ekmekten başka ne tüketiyor da enflasyon artacak. Toplam harcamaların yüzde 50'sini ailesiyle birlikte 8 milyon zengin yaparken, diğer yarısı 80 milyon aç, yoksul kitlelere kalıyor. Biz çalışıyoruz onlar yiyorlar. Biz açlık ücretinin bile altında çalışırken, sermaye sınıfı ve temsilcileri servetlerine servet katıyorlar. Sendikalar, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısını yeni keşfetmiş gibi katılmıyoruz diyerek, kenara çekiliyorlar. İnsanca yaşayacak bir ücret için işçileri birleştirmek ve mücadele etmek yerine, milyonlarca işçi ve ailesini sermaye sınıfı karşısında yalnız ve güçsüz bırakıyorlar. Saray rejimi ve sermaye sınıfı da sendikaların verdiği bu fırsattan faydalanarak işçileri açlık sınırı altında bir asgari ücrete mahkum ediyorlar. İşçiye, kamu emekçisine insanca yaşayacak bir zam yok. 16 bin 800 lira maaş ile açlığa ve sefalete mahkum edilen emekliye zaten yok. Okullarda çocuklara 1 öğün ücretsiz, sağlıklı yemek yok. Çiftçiye ve tarıma destek yok. Bütçesinde kadına ayrılan kaynak yok. Kısacası, emek verip ter dökene yok ama sermayeye var. AKP iktidarı, kimin yanında durduğunu gösteriyor. Gitmediğimiz yol, geçmediğimiz köprü, uçmadığımız hava alanı, yatmadığımız hastane için holding patronlarına milyarları ödeyen AKP iktidarı patronlardan yanadır. İşte onun için 2026 bütçesinde patronların ödeyeceği 3,6 trilyon lira vergiden istisna ve muafiyet uygulaması ile vazgeçilirken, işçi emekçilerin üzerindeki vergi yükünü de artırıyorlar” ifadelerini kullandı.
İŞÇİLERİN EMEĞİNİ, ÇOCUKLARIN GELECEĞİNİ ÇALIYORLAR
Mesleki Eğitim Merkezleri’nin (MESEM) aracılığıyla çocukların asgari ücretin üçte birine çalıştırıldığını, iş cinayetlerinde her gün can kayıpları yaşandığını hatırlatan Başkavak, “Emeğimizin her gün ucuzladığı, MESEM'ler eliyle çocuklarımızın asgari ücretin üçte birine köle gibi çalıştırılarak can verdiği, iş cinayetlerinde üçer beşer onar canlarımızın yittiği, açlık sınırının altında ücretlere mahkum edildiğimiz bir cehennemdeyiz. Bu açlık, bu sefalet, bu iş cinayetleri kabul edilemez. İşçi sınıfı ve tüm emekçiler olarak sessiz kaldıkça bu düzen ve sefalet koşulları devam edecek. İşçilerin açlığa mahkûm edilmesini, emeğin ucuzlatılmasını, sermayenin kârı için halkın yoksullaştırılmasını kabul etmiyoruz. Asgari ücret, insanca yaşama koşullarında bir geçimi esas almalı, yılda en az dört kez güncellenmeli ve toplu pazarlık mekanizmaları güçlendirilmelidir. İşçilerin çoğunluğunun örgütsüzlüğü patronlara cesaret vermektedir. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır. Barajsız sendika, yasaksız grev, güvenceli iş yasa tasarısı Meclis Genel Kurulu’na getirilerek yasalaştırılmalıdır. İşçi sınıfının ve emekçilerin kurtuluşu; birlikte, örgütlü ve kararlı bir mücadeleyi büyütmekle mümkündür. Tüm işçi ve emekçileri, sefalet düzenine karşı omuz omuza mücadeleye çağırıyoruz” dedi.
|