“Sergimizi, Mersin’de öldürülen kadınlar ve öldürülen Mersinli kadınlar anısına açacağız”




Tarih: 5 Mart 2021 Cuma 16:09


Mersin Üniversitesi ve Büyükşehir Belediyesi işbirliğinde yapılacak olan, Plastik Sanatlar Topluluğunun ’Melekleri Öldürmeyin’ isimli sergisinin basın toplantısı konuşan Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurseren Tor, “Her ne sebeple olursa olsun öldürülen, işkence gören, aşağılanan bu “Mersin’de öldürülen kadınlar ve öldürülen Mersinli kadınlar anısına ‘Melekleri Öldürmeyin!’ adlı sergimizi Uluslararası Dünya Kadınlar günü nedeniyle açacağız” dedi.

Haber- Behzat Özgür Beyazlar

Mersin Üniversitesi ve Büyükşehir Belediyesi işbirliğinde yapılacak olan, Plastik Sanatlar Topluluğunun 'Melekleri Öldürmeyin' isimli sergisinin basın toplantısı Mersin Gazeteciler Cemiyeti binasında gerçekleştirildi. Mersin Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nurseren Tor,  katledilen kadınların her gün haberlerde okunduğunu, sadece Mersin’de değil Türkiye’de ve dünyada birçok kadının sıkıntılar yaşadığını dile getirerek başladığı konuşmasında, “Basında bile haberi olmayıp öylece öldürülüp izi silinen kadınların ise çığlıkların kulaktan kulağa duyuyoruz. İzleri siliniyor mu yoksa bu izleri çocukları ya da anneleri alın yazısı olarak taşıyor mu bilemedim. “dedi.

 

Tor, geçmişten günümüze kadınların yaşadıkları sorunlarla ilgili konuşarak, “Bir kadın mazbut değilse ve lakin hafifmeşrep ise, kocasının itibarını iki paralık ediyor ise, bu avrat suya atıla” diyor Hammurabi Yasası. Neden? Tüm bu despotizm yasalar yumağı olan Hammurabi yasası, tüm kültür ve inancımızı etkilemiştir sonucuna varabilir miyiz? ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin üzerinde yer aldığı topraklar, M.Ö. 1000 ile M.S.1750 arasında, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Hindistan, Çin ile birlikte suya dayalı toplum düzeninin egemen olduğu bölgeler arasında gösterilmektedir. Avrupa’nın güney kesiminde M.Ö 100 yıllarında Avrupa’nın batısında M.S. 200 yıllarında egemen olmaya başlayan bu düzen, yerini M.S.1000 yıllarından itibaren feodal yapıya bırakmış ve daha sonra da çağdaş demokratik topluma doğru bilinen gelişmeler olmuştur. Buna karşılık, Türkiye’de, Ortadoğu, Hindistan, Çin ve Kuzey Afrika ülkelerinde, su toplumunun kalıntılarının günümüzde de egemen olduğu görülmektedir. Özetlersek Anadolu’da üç bin yıldır su toplumu egemendir. Su toplumu ve düzeni tamamen ortadan kalkmadan, çağdaş bir toplumun oluşması olanaksızdır’ diye Bu Ne Biçim Memleket adlı kitabında görüşlerini bildirmiştir Özdemir İnce.  Adil olmayan kültürel düzeninin, değişmeye başlamasıyla günümüzde Atatürk’ün devrim ve ilkeleriyle netliğe kavuşan ‘Kadın – Erkek eşitliği’ Türk kadınına oy verme hakkı, nüfusa kayıt hakkı, okuma, eğitme hakkı, sanat yapma hakkı vs gibi önemli yasal haklarla var olmuşlardır.  Günümüzde yaşanan dil, inanç, kültür, ekonomik ve korona kriziyle de yeniden bir kaosa sürüklendiklerini görüyoruz” ifadelerini kullandı.

 

“MERSİN’DE BİRÇOK ÖLDÜRÜLME VE ŞİDDET HİKAYESİ YAŞANDI”

Mersin kuruluşundan bu yana; birçok öldürülme ve şiddet hikayeleri yaşandığını belirten Tor, bununla ilgili, “Bir arkadaşımın paylaşımından kendisi de sanatçı olan Madam Martha’nın hikayesini okumak istiyorum.  ‘Türkiyenin ilk balerinlerinden 1920 Mersin doğumlu Madam Martha, Mısır asıllı bir Hıristiyandı. Osmanlı Bankası Müdürü olan babasının tayini üzerine çocuk yaşta İstanbul'a gitti. St. Benoit Lisesi'ni bitirdikten sonra 1921 yılında Sovyet Devrimi'nden kaçarak ilk bale okulunu açan Lydia KrassaArzumanova'nın öğrencisi oldu ve Türkiye'nin ilk balerinlerinden biri olarak tanındı. Evlenip Burgazada'ya yerleştikten sonra kendisini doğaya ve denize adadı. Martha'nın evi aslında Aya Nikola Meydanı'ndaydı. Ancak vaktinin çoğunu sonradan ismini alan bu koyda eski bir kulübede geçirirdi. Hiç üşenmeden tüm koyu kendisi temizledi. Yüzmeyi çok seven ve yaz kış soğuk suyla yıkanan Martha, denizden topladığı taşlarla çocuklara kolyeler yaptı. Her yağmurdan sonra, ‘Biraz Allah suyuyla yıkanayım’ diyerek biriktirdiği yağmur sularını kullandı. O zamanlar henüz moda bile değilken; uzun saçlarına alından sıkma bandanalar bağladı, tahta bilezikler, kocaman halka küpeler taktı, ayak bileğini halhallarla süsledi. Her akşam rengarenk elbiselerle iskeleye inip eşini karşıladı. Ancak bu rahat tavırları ada sakinleri tarafından dedikodu malzemesi yapıldı. Ve bu dedikodular, sonunda onu intihara kadar sürükledi.80'lerin başında dedikodulara dayanamayıp ardında, ‘artık rahat edersiniz’ yazılı bir not bırakarak yaşamına son verdi” diyerek Madam Martha ile ilgili bir hikayeyi paylaştı.

 

“ETKİNLİKTE 100 RESİM SERGİLENECEK”

Tor, “Melekleri Öldürmeyin!” sergisini neden açtıklarını; “Her ne sebeple olursa olsun öldürülen, işkence gören, aşağılanan bu “Melek”lerin -Mersin’de Öldürülen Kadınlar ve Öldürülen Mersinli Kadınlar- anısına “Melekleri Öldürmeyin! ” adlı sergimizi Uluslararası Dünya Kadınlar günü nedeniyle açacağız” ifadeleriyle açıkladı. Tor, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Üniversitemiz ve Büyükşehir Belediyemiz işbirliği ile yapılan Plastik Sanatlar Topluluğumuzun bu etkinliğinde 100 resim sergilenecektir. Uluslararası olan bu sergide tüm dünyadan sanatçılar konuyla ilgili ürettikleri resimlerin yüksek çözünürlükte fotoğraflarını burada 300X200 santimetre boyutlarında basılarak cadde üzerinde elektrik direkleri arasında monte edilen taşıyıcılara asılacaktır. Sergi, salgın nedeniyle belli mesafe kuralları çerçevesinde planlanmıştır.  Bilindiği gibi Mersin’de son yıllarda kültürel ve sanatsal kalkınmanın kendini gösterdiğini yaşamaktayız.  Her türlü sanatsal etkinlikler; konserler, sergiler, yarışmalar, performanslar, sokak etkinlikleri ayrıca sanal sanatsal etkinliklerle dünyanın her yerinde izlenilmeye başlanmanın keyfini yaşıyoruz. Birçok kültür-sanat kurumlarının koronavirüs nedeniyle korunma kurallarını avantaja çevirdiğini görüyoruz” dedi.

 

“DUVAR RESMİ PROJESİNDE BİRLİKTE ÇALIŞMANIN ONURU YAŞIYORUZ”

Fakülte olarak sanatı yaygınlaştırmak amacıyla birçok sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirdiklerini söyleyen Tor, “AMATEM’de tedavi gören çocuk ve gençlerle, Suça itilmiş cezaevi çocuklarıyla, kanserli çocuklarla, sokak çocuklarıyla ‘Dışavurumcu resim terapileri’, ‘Kadraj ve kendine odaklanma’, ‘Tıp Fakültesi, Araştırma ve Uygulama Hastanesi 100 Eser çalışması’, ‘Anestezi Bölümü duvar resmi’ ve ‘Cezaevi gençleriyle duvar resmi’ gibi sanatsal projeleri gerçekleştirmiştir.  Başkanlığımızın, ‘Mersin’i, sanatın her alanında en iyi noktalara getirmek adına halkımıza söz verdik’,’Sanat kenti, kültür kenti ve kardeşlik kenti Mersin’i yaratmak istiyoruz; Çağdaş, modern, insanların barış ve kardeşlik duygularıyla birbirini sevdiği ve saydığı, kimsenin ötekileştirilmediği kentimizde, sanat her alanında en iyi noktalara gelecek’ sloganıyla bir kere daha güvende hissetmenin keyfini yaşamaktayız. Mersin Uluslararası Uray Art 2019, Uluslararası Akdeniz Kentleri Sanat Oluşumu etkinliklerinde ve en son Romanlar Mahallesinde hali hazırda devam eden Duvar Resmi projesinde birlikte çalışmanın onuru yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

 

“TÜM MERSİNLİLER AÇIK HAVA SERGİMİZE DAVETLİDİR”

Rektörlük olarak Atatürk’ün devrim ve ilkeleri çerçevesinde Güzel Sanatlar Fakültesi ve Plastik Sanatlar Topluluğunun etkinliklerini önemsediklerini de sözlerine ekleyen Tor, “Bu bağlamda gençleri ve sanatçıları teşvik etmeyi büyük bir görev saymaktadır. ‘Kent-Üniversite- Belediye’ üçgeni içinde birçok kültür-sanat etkinlikleri, kentimizin bu zor günlerde ihtiyaç duyduğu aydınlanma ve kültürel kalkınma için bir ilaç, bir araç olmaktadır. Tek başına öğretim, belli süreci kapsamaktadır. Fakat eğitimin süreci ömrümüz boyunca devam etmektedir. Bir toplumun eğitimi için de sanat en güzel, en kolay, en eğlenceli ve en mutlu edici yöntemdir. Bu bağlamda baktığımızda, mutlu toplumlarda adi suçların yüzde 0’a yakın olduğunu biliyoruz.  Mozart’ın babasının atlı arabayla çocuklarını alıp köy köy dolaşarak konser verdiklerini okuyoruz. Bizim birçok gelişmiş ülkelere örnek olan ‘Köy Enstitüleri’ modelleriyle yetişmiş ve aramızda yaşayan kültürlü ve birçok beceriye kavuşmuş büyüklerimizden güzel tecrübelerini dinliyoruz” ifadelerini kullandı.  Mersin’de yaşanan eğitim krizine ve toplumsal bunalıma kültür, sanat etkinlikleriyle çözüm olmak istediklerini de belirten Tor sözlerini şu şekilde tamamladı: “ Çarpık kentleşme içinde ise bu sergilerle ‘Estetik- Güzel’ algısının gelişmesini sağlamak,

 ‘İyi – Güzel’ duygusun gelişmesini sağlamak, ‘İnsan-Doğa’ sevgisini geliştirmek, Kentimizin, sosyokültürel ve sosyoekonomik kalkınmasına destek olmak asil görevlerimizdendir.

Bu anlamlı sergisiyle, galeriye ve müzeye gidemeyen halkımızın ayağına gitmek bizim için en büyük mutluluktur.  Tüm Mersinliler 8-15 Mart tarihlerinde görülebilecek açık hava sergimize davetlidir.

Ayrıca sergiye katılımlarıyla yanımızda olan sanatçılara, destekleriyle emeği geçen Hasan Gökbel, Bengi İspir Özdülger, Bedrettin Gündeş, Ahmet Koca ve diğer çalışan arkadaşlara, topluluk üyelerine sonsuz teşekkürlerimizi sunarız.”

 

 


Etiket: mersinüniversitesi, mersinbüyükşehirbelediyesi, mersin,


Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA