Uzman Çocuk Gelişimi ve Aile Danışmanı Yonca Yiğit, sosyal medya platformlarının çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çekerek özellikle TikTok’un çocuk gelişimi açısından ciddi riskler barındırdığını vurguladı.
ABDULLAH ÖZTÜRKMEN
Yiğit, “Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte sosyal medya, sadece iletişim kurmanın değil; kimlik oluşumunun, eğlencenin ve hatta para kazanmanın arenasına dönüştü. Ancak her yenilik, beraberinde tehlikeleri de getiriyor. Bugün çocuklarımızın güvenliği, mahremiyeti ve psikolojik gelişimi bu platformların gölgesinde tehdit altında” dedi.
“ALGORİTMA MASUM DEĞİL”
TikTok’un güçlü algoritmalarının kullanıcı davranışlarını izleyerek içerik önerileri sunduğunu hatırlatan Yiğit, “Bu sistem, masumca video paylaşan çocukları bile uygunsuz niyetli kişilerin radarına sokabiliyor. Birkaç ‘beğeni’ uğruna çocuğun ekran başında istismar edilme ihtimali bile kabul edilemez. Platformların bu konuda daha sıkı güvenlik önlemleri alması gerekiyor” diye konuştu.
“YAŞ SINIRI VAR AMA KİM KONTROL EDİYOR?”
Resmî olarak 13 yaş altı kullanıcıların TikTok’a girmesinin yasak olduğunu belirten Yiğit, yaş doğrulama sistemlerinin yetersizliğine dikkat çekti ve sözlerine şöyle devam etti, “ Çocuklar sahte doğum tarihleriyle bu sınırı kolayca aşıyor. Küçük yaşta çocuklar, yetişkinlere uygun içeriklerle karşılaşıyor. Bu durum sadece dijital bir açık değil, aynı zamanda toplumsal bir zafiyettir. Çocuğun psikolojik gelişimini olumsuz etkileyen bu durum, ebeveyn denetiminin önemini bir kez daha ortaya koyuyor.”
“BABA PARAYI SEVDİ, ÇOCUK DANS ETTİ”
Yiğit, bazı ailelerin kısa vadeli kazanç uğruna çocuklarını sosyal medya vitrinine çıkardığını söyleyerek, bu tutumun hem etik hem de hukuki açıdan sorgulanması gerektiğini ifade etti.
Yiğit, ““Kamera karşısında dans eden bir çocuk, bir ‘içerik üreticisi’ değil; korunması gereken bir bireydir. Çocuğun emeğini, bedenini ve mahremiyetini pazarlamak kabul edilemez. Bu tablo, hem ahlaki değerlerimizin hem de ebeveynlik bilincimizin ne kadar zayıfladığını gösteriyor.”
“KURALLAR VAR AMA YAPTIRIM NEREDE?”
Mevzuatta yer alan düzenlemelerin sanal ortamdaki istismarı önlemede yetersiz kaldığını vurgulayan Yiğit, şu ifadeleri kullandı, “5651 sayılı Kanun ve Türk Ceza Kanunu’nda dijital istismara yönelik hükümler bulunsa da, bedensel temas olmadan gerçekleşen cinsel istismar vakaları gri alanlarda kalabiliyor. Erişim engelleri, içerik kaldırma tedbirleri ne kadar etkili, tartışmalı. Hukukun ve denetimin eksik kaldığı yerde çocuklarımızın mahremiyeti hiçe sayılıyor.”
“BEĞENİ UĞRUNA RUH SAĞLIĞI TEHDİT ALTINDA”
Erken yaşta “beğeni” ve “onay” arayışı içinde büyüyen çocukların özgüven ve beden algısı sorunları yaşadığına dikkat çeken Yiğit, “Çocuklar sosyal medyada görünür oldukça gerçek hayattan kopuyor. Sürekli izlenme baskısı, duygusal gelişimlerini yaralıyor ve bağımlılıklara kapı aralıyor. Bu durum, çocukların uzun vadede benlik saygısı ve psikolojik dayanıklılığı üzerinde ciddi izler bırakıyor” dedi.
“KAPATMAK TEK ÇÖZÜM MÜ?”
Platformların tamamen yasaklanmasının tartışmalı bir konu olduğunu belirten Yiğit, “Asıl çözüm sadece kapatmak değil; güçlü yasalar, güvenli algoritmalar, ailelere dijital farkındalık eğitimi, okullarda medya okuryazarlığı dersleri ve platformların daha şeffaf moderasyon politikalarıyla sağlanabilir” önerisinde bulundu. Ancak mevcut durumu değerlendirirken Türkiye’deki TikTok kullanımının geldiği noktaya dikkat çeken Yiğit, “Bugün TikTok, özellikle ülkemizde adeta dijital bir çöplüğe dönüşmüş durumda. İçerik kalitesi, güvenlik eksiklikleri ve denetimsizlik ciddi bir toplumsal sorun haline geldi. Bu yüzden, toplumun sesine kulak vererek hareket etmek gerekir. Ben şahsen TikTok’un kapatılmasının en doğru adım olacağına inanıyorum.”
“ÇOCUĞU KORUMAK, GELECEĞİ KORUMAKTIR”
Yiğit, son olarak şunları söyledi, “Dijital çağın sunduğu imkânlar paha biçilmez; ancak bu imkânları koruyucu tedbirlerle dengeleyemezsek çocuklarımızı sanal istismarın karanlık yüzüne terk ederiz. Çocuğun korunması, toplumun geleceğinin korunmasıdır. Bu konuda ebeveynlerin, hukukçuların, platformların ve tüm toplumun birlikte sorumluluk alması gerekiyor.”
|