Rojin Kabaiş’in ölümü aydınlatılsın!




Tarih: 20 Ekim 2025 Pazartesi 14:19


İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Kadın Komisyonu, 27 Eylül 2024’te kaybolduktan sonra cansız bedeni Van’da bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in ölümüne ilişkin soruşturmanın bir yıldır sonuçlandırılmamasına tepki gösterdi. İHD Mersin Şubesi’nde yapılan basın açıklamasında, dosyanın sürüncemede bırakıldığı ve şüpheli ölüm iddiasının etkin biçimde soruşturulmadığı iddia edildi.

Necdet TAŞ

İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Kadın Komisyonu, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümü ve kadın cinayetlerinde süregelen cezasızlık politikasına karşı İHD Mersin Şubesi hizmet binasında bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasını İHD Mersin Eş Şube Başkanı Zeynep Kaya okudu. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde öğrenci olan Rojin Kabaiş’in kalmış olduğu KYK yurdundan 27 Eylül 2024 günü çıktıktan sonra kaybolduğu, akabinde sürdürülen arama-kurtarma çalışmalarıyla birlikte cansız bedenine 15 Ekim 2024 günü Molla Kasım sahilinde ulaşıldığını hatırlatan Kaya, “Rojin Kabaiş’in dosyası, tıpkı benzer kadın ölümlerinde olduğu gibi 1 yıldır sürüncemede bırakılmıştır. Dosyanın sürüncemede bırakılmasına gerekçe olarak “intihar” şüphesi öne sürülmüş, bu değerlendirme soruşturmayı daraltan ve olası fail ya da faillerin korunmasına yol açan bir yaklaşım haline getirilmiştir. Bu tutum, cezasızlık politikasının bir sonucu olarak şüpheli ölüm dosyalarının etkili biçimde soruşturulmamasına ve olası faillerin yargı denetiminden uzak bir şekilde toplum içinde dolaşmaya devam etmesine neden olmaktadır. Adli Tıp Kurumu, bu coğrafyada hem devlet suçlarının örtbas edilmesinde hem de erkek faillerin aklanmasında tek resmi delil merkezi olarak işlev görmektedir. Bu durum, dosyanın bir yıldan fazla süredir sonuçlanamamasının yanı sıra, kadınların adalete erişimini de sistematik olarak engellemektedir” ifadelerini kullandı.

“ETKİN SORUŞTURMA HAKLARI İHLAL EDİLİYOR”

Rojin Kabaişi’in ölümüyle ilgili Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporlarda, eksik veya şüpheli incelemeler neticesinde fail lehine delil oluşturulduğu, kadınların yaşam hakkına yönelik ihlallerin görünmez kılındığına ilişkin örneklerin sıklıkla gözlemlendiğini ileri süren Kaya, “Bu durum, Adli Tıp Kurumunun uygulamalarının, eril yargı anlayışını ve cezasızlık politikasını güçlendiren bir araç haline geldiğini; dolayısıyla kadın cinayetlerini dolaylı biçimde meşrulaştıran ve yaygınlaştıran bir etki yarattığını göstermektedir.  İstanbul Sözleşmesi’nin güvence altına aldığı haklar, kadınların şiddetten korunması ve etkin soruşturma yürütülmesi bakımından bağlayıcı ve hayati öneme sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti’nin sözleşmeden çekilme kararının ardından, kadınlara yönelik koruma mekanizmalarının zayıfladığı, devletin kadınları şiddetten koruma ve yaşam hakkını güvence altına alma yükümlülüğünü yeterince yerine getirmediği görülmektedir. Bu yaklaşım, yalnızca Rojin Kabaiş dosyası özelinde değil, ülke genelinde meydana gelen kadın ölümleri bakımından da cezasızlık politikalarının sürdürülmesine yol açmaktadır. Bu cezasızlık pratikleri; kadınların yaşam hakkı, adalete erişim ve etkin soruşturma haklarını ihlal etmektedir” şeklinde konuştu.

“KADIN CİNAYETLERİ GÖRÜNMEZ BIRAKILMAMALI”

Adli Tıp raporlarının bağımsız ve şeffaf biçimde hazırlanmasının zorunluluk olduğunu kaydeden Kaya, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Tüm kadın ölümleri dosyalarında etkin ve hızlı soruşturma yürütülmeli, faillerin korunmasına hizmet eden eksik raporlar geçersiz sayılmalı İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere, ulusal ve uluslararası yükümlülükler yerine getirilmeli Kadın cinayetlerinin görünmez bırakılması ve cezasız kalması politik bir sorundur; devlet derhal faili koruyan değil, mağduru koruyan mekanizmalar geliştirmelidir.  Bu çerçevede, kamuoyuna, Adalet Bakanlığı’na, Adli Tıp Kurumu’na, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na, barolara, kadın hakları merkezlerine ve tüm sivil toplum kuruluşlarına çağrı yapıyoruz: Rojin Kabaiş dosyası başta olmak üzere tüm kadın ölümleri dosyalarının derhal ve etkin şekilde soruşturulması sağlanmalı, şiddetin, Kadın cinayetlerinin ve işkencelerin belgelenmesinde Adli Tıp Kurumunun tek yetkili merkez durumundan çıkarılmalı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda bağımsız hekim ve hastane raporlarının da delil olarak kabul edilmesi yönünde tereddüde yer bırakmayacak şekilde hukuki düzenlemeler yapılmalı, İstanbul Sözleşmesi yeniden imzalansın, kadınların korunma ve yaşam hakkı güvence altına alınmalı, Cezasızlık politikalarına son verilmeli, kadın cinayetleri fail ve devlet sorumluluğu bağlamında görünür kılınmalıdır.”

 


Etiket:


Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA