RAZİYE ERDEN YILDIRIM
Üç genç: Şehmus, Mustafa ve Muhammed hayallerini gerçeğe dönüştürüp turşu ve şalgamda kendi markalarını yarattı, tanıttı. Cesaretleriyle, emekleriyle ve lezzetleriyle kısa sürede Mersinlilerin beğenisini kazandı.
Biraz mizahi, biraz izahi bir sohbet… Üç kafadar genç, kafa kafaya verip kendi işletmelerini kurmuş. Şehmus ve Mustafa 26, Muhammed 29 yaşında. Sıfırdan, üç ortakla bir işe girmek… Büyük cesaret doğrusu. Ülke ekonomisi malumken, işyerlerinin enflasyona yenik düşerek kapandığı bir dönemde gençlerimiz güzel bir iş için kolları sıvamış. Açıkçası ben de şaşkınlıkla karşıladım ve bizzat gidip tanıştım. Her şeyi göze almışlar. İki yıl boyunca düşünmüşler, başka illeri gezip analiz yapmışlar, büyükleriyle oturup istişare etmişler. Sonunda Yenişehir İlçesi’nde, Muğdat Camisi’nin önünde bir dükkân kiralayarak hayallerini gerçeğe dönüştürmüşler.
Kolay olmamış tabii… Ama pes etmemişler. Daha yolun başında olmalarına rağmen, altı ayda geldikleri noktadan mutlular. Hatta başka illerden temsilcilik teklifleri bile gelmeye başlamış. Sosyal medyada açtıkları #cukurovatursusalgam hesabına mesajlar yağıyor. En tatlı tepkiler ise hamilelerden! “Canım çekti ama yasak” diyenler, şehir dışında olup “hamileyim, şimdi nereden bulacağım?” diye sitem edenler…
Turşu dükkânına gittiğimde beni üç ortaktan Şehmus Avlar karşıladı. Sözcü olarak onu seçmişler, diğer iki ortak dış görevde.
Üç kafadar… Şalgam ve turşu… Bu fikir bir gün nasıl kafanıza dank etti?
Yaklaşık 2 yıldır düşünüyoruz. Mersin’de birçok semtte dükkân baktık. En sonunda Yenişehir İlçesi’nde Muğdat Camisinin karşısını seçtik.
Neden turşu?
Farklı yerlerde bu iş rağbet görüyor. Özellikle İstanbul'da, İzmir'de çok fazla rağbet görüyor. Hele pandemiden sonra çok arttı. “Mersin’de de neden olmasın” dedik ve başladık.
Kaç aydır buradasınız?
Yaklaşık 6 aydır bu mekândayız. Tadilat sürecimiz biraz uzun sürdü. Tecrübesiz olduğumuz için acele ettikçe hata yaptık, o yüzden ağır ama emin adımlarla ilerledik. Mayıs ayında başladık, o zamandan beri buradayız.
Peki neler satıyorsunuz? Kaç çeşit turşunuz var?
Turşu ve şalgam suyu satıyoruz. Sabahları simit, şalgam satışımız da var. Tost talepleri de geliyor, yakında servis edeceğiz. Turşularımızın sayısı genelde 20 ila 25 çeşit arasında değişiyor. Bazıları hemen bitiyor. Bazen yeni çeşitler ekliyoruz. Müşterimize sürekli farklı tatlar sunmak istiyoruz.
En çok hangi turşularınız tercih ediliyor? Turşularınızla ilgili müşterilerden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
En çok karışık turşumuz, beyaz lahana, kornişon, havuç ve karnabahar turşumuz rağbet görüyor. Genelde çok beğeniliyor. “Çok lezzetli” diyerek tekrar gelenler, akrabalarını, eşini dostunu getirip alışveriş yapanlar oluyor. Bu da bizi çok mutlu ediyor.
Gelelim aile saadetine doğrudan etki eden can alıcı soruya. Yeşilçam klasiği Neşeli günler filminden biraz kopya edip sorayım: Turşuda ne kullanıyorsunuz, limon mu sirke mi?
Biz turşu çeşitlerimizde doğal üzüm sirkesi kullanıyoruz. Limonla da yapılabilir ama Mersin halkının damak tadına sirke daha yakışıyor. Zaten annelerimiz de hep sirkeyle yapar.
Bu aralar, probiyotik turşular çok konuşuluyor…
Evet, “probiyotik” diye geçen turşular genellikle sirkesiz, sadece tuz ve suyla yapılan fermente turşular. Biz sirke ile yaptığımız için probiyotik olarak geçmiyor ama doğal sirke kullanıyoruz. Yani sağlık açısından da gayet iyi.
Turşu suyunu içenler de oluyordur…
Oluyor, hiç olmaz mı! Hatta bazıları sadece turşu suyu almak için geliyor. Ayrıca satıyoruz çünkü çok faydalı olduğu biliniyor.
Şalgam suyu için diyecekleriniz…
Şalgam suyumuz çok beğeniliyor. Zaten Mersin’e ve bu yöreye özgü özel bir lezzet. Müşterilerimiz özellikle “şalgamınız harika” diye övgüyle bahsediyor. Sabahları simit, şalgam ikilisi bu yöre insanının ayrılmaz ikilisi.
İlerleyen dönemde menüyü genişletmeyi düşünüyor musunuz?
Evet, düşünüyoruz. Önümüzdeki süreçte kahvaltı menüsünü de genişletmek istiyoruz. Sadece turşu ve şalgam değil, Mersin’in yerel lezzetlerini de menümüze eklemeyi planlıyoruz.
Rakip gördüğünüz turşucu var mı?
Şu anda yok. Biz bu konseptte ilk markayız. Turşu ve şalgamda ön aldık, ilerliyoruz.
Peki… Aileniz veya yakın çevrenizden “Turşucu mu olacaksınız?” diye şaşıranlar oldu mu?
Öyle çok şaşıran oldu ki anlatamam.
Destekleyenler mi daha çoktu, köstek olanlar mı?
Herkes destekledi. Çünkü, bir tantunici veya dönerci açmaya kalksak her yer tantuni, dönerci… Her gün biri açılıyor, diğeri kapanıyor. Ama bu sektöre nedense fazla ilgi olmadığı için herkes olumlu baktı.“Çok güzel bir düşünce” diyerek sırtımızı sıvazlayanlar oldu.
Arz talep durumunu sorsam…
Değişiyor, hemen hemen her ilden talep geliyor. Yurtdışından ve şehir dışından yazan müşterilerimiz de var. E- ticareti de takip ediyoruz. Buradan oralara da göndereceğiz.
İşi daha da büyüteceksiniz anlaşılan…
Evet, sosyal medya üzerinden çok talep alıyoruz. Planlamalar yapıyoruz.
Turşu ve şalgamı ile meşhur Adana’dan talep geliyor mu?
Adana'dan talep eden müşterimiz olmadı. Ama Adana'dan gelen müşterimiz oldu. Mesela turşu sektörünün merkezi İstanbul'dan da isteyen oluyor. Sosyal medyanın etkisi büyük.
Hep birlikte çalışmak… Kolay mı? Arkadaşlık iş ilişkisine dönünce ne değişti?
Bizde iş bölümü var. Ben daha çok sosyal medya ile ilgileniyorum. Web sitesi tasarımını yapmaya çalışıyorum. Mustafa, kargo, tedarik, üretim kısmıyla ilgileniyor. Muhammed, dükkândaki fiili işlerle ilgileniyor.
Üç genç adam… Biraz da komik anılar vardır. İlk günlerden aklınıza kazınan olay var mı?
İlk aylardı. Gece saat bir. Dükkânı kapattık, evimize gittik. Sosyal medyadan “Açık mısınız” diye mesaj geldi. Hatta Instagram'dan aramış ama ekli olmadığı için görmemişiz. Fark edince dönüş yapıp, “açık değiliz” dedim. “Eşim hamile, canı çok istemiş. Acilen turşu almam gerekiyor” diye yanıt verdi. Aracımız da yok, yakında oturmuyoruz. Dürüstçe de söyledim: “Arabam olsa gelip açardım ama arabam yok.” O da şöyle bir teklifte bulundu: “Sizi evinizden alıp evinize bıraksam, uyar mı?” “Tamam dedim, gelin.” Numarasını aldım, konum attım. Geldi, evden aldı. Dükkânı açtık.
Müşteriyle beraber…
Aynen, beraber dükkânı açtık. (Gülüyor) Turşuları aldı. Ondan sonra tekrardan arabaya bindik ve beni eve bıraktı. Dükkânın ilk açıldığı aylardı. Artık şehir içine kendimiz götürüyoruz, servisimiz var.
E o zaman artık aracınız var?
Aynen. Ve anne adayları için geceleri gelip dükkânı da açıyoruz.
Ne güzel bir anlayış.
Bir arada yine Erdemli’den anne adayı turşu istedi. Oraya götüremedik. Otobüse vermeye çalıştık.
Otobüs kabul etmedi. Kendileri de gelemedi. Öyle kaldı yani. Hatay'dan gelen müşterimiz oldu.
Hamile miydi müşteri?
Evet.
Yok artık. Hatay'dan turşuya mı geldi?
Erik turşusu aramışlar, Hatay'da bulamamışlar. Karı koca birlikte geldi. Hem Mersin'i gezelim hem de turşu alalım diye düşmüşler yola.
Çok iyi… Peki, genç yaşta kendi işinizi yapmanın en güzel yanı nedir?
Yani hem kendi işimiz olmasından kaynaklı hem de iki ortak üç ortak olduğumuzdan dolayı saat konusunda mesela esneklik sağlayabiliyoruz. Kendimize vakit ayırmak konusunda çok daha rahatız. Daha heyecanlıyız.
Ve en önemlisi kendimize hizmet ediyoruz. Kurduğumuz hayale hizmet ediyoruz.
Bu iş olmaz dediğiniz oldu mu hiç?
Biz bu işin olabilirliği konusunda hiç şüphe duymadık. Şimdi biz bu konseptin tutacağına emindik gibi bir şey. Sadece bazı aksaklıklar oldu. Bazı konularda tecrübesizdik, acele ettiğimiz zamanlar oldu, bu durumlarda sıkıntılar yaşadık. Üç kişi olduğumuz için, bir arada olduğumuz için birbirimize motivasyon verdik.
Birbirimizi hep olumlu anlamda destekledik. Bu üç kişi olmanın verdiği avantajdı.
Turşularınızın karakteri olsa, hangisi hanginizi temsil ederdi? Mesela en acı olan kim?
(Gülüyor.) Şimdi onu söylesem biraz ayıp olur.
O zaman en tatlı turşu kim?
Bak onda hiç zorlanmam. Muhammed.
Sosyal medyayı da aktif kullanıyorsunuz, takipçilerinizden aldığınız en ilginç mesaj neydi?
Yine hamile bir kadın mesaj atmıştı. Tatlı bir sitemde bulunmuştu, “Hamileyim canım çekti, şimdi nereden bulacağım” diye… Şehir soranlar var. Mersin'de olduğumuzu söyleyince, “keşke burada da olsanız” diyenler var.
Sabit müşteriniz var mı?
İşlerimiz yavaş yavaş oturuyor. 6 aydır buradayız. Tanınmaya başladık. Mersin'in yüzde 10’u artık bizi tanıyor. Ama hedefimiz yüzde 100'ünün bizi tanıması.
Çok güzel ilerliyorsunuz, gençsiniz, atılgansınız, yeni projeler üretiyorsunuz. Bir gün turşu, şalgam dükkânınız ulusal markaya dönüşse… İlk şubeyi nereye açardınız?
Doğu ve İç Anadolu'nun herhangi bir yerinde turşu dükkânı açmayı isterdim. Mesela Kayseri'den bir kişi. Oraya şube istemişti. “Kayseri'ye gelin” diyordu. Yeni açtığımız için daha buraya yetişemiyorduk. “En azından bana gönderin. Ben satayım.” demişti.
Genç girişimcilere, hayali olan ama cesaret edemeyenlere ne söylemek istersiniz?
Genç girişimcilere, sadece hayal kurmakla kalmamalarını, düşündükleri fikirleri somutlaştırmalarını tavsiye ederim. Bir iş fikri akıllarına geldiğinde, öncelikle onun artılarını ve eksilerini iyi değerlendirmeliler. Piyasa koşullarını araştırıp, rekabet durumunu analiz etmek, fikirlerinin gerçekten uygulanabilir olup olmadığını görmek açısından çok önemli. Ayrıca bu süreçte, güvendikleri ve tecrübeli kişilerden fikir almak da cesaretlerini artırır. Gençler genellikle çok düşünüyor ama adım atmaktan çekiniyor. Oysa düşünmek kadar, harekete geçmek de önemli. Eğer gerçekten değerli, üzerinde emek verilmiş, özgün bir fikirleri varsa, bunu ertelememelerini öneririm. Hayal kurmak güzel ama asıl fark, o hayali gerçeğe dönüştürmekte gizli. Cesur olup, planlı bir şekilde hareket ettiklerinde karşılarında açılacak fırsatları kendileri de göreceklerdir.
|