RAZİYE ERDEN YILDIRIM
İçel Sanat Kulübü’nde açılan “Geri Dönüşüm, Sürdürülebilir Sanat Farkındalığı” sergisi, çevre duyarlılığını sanatla buluşturdu.
Kentin sanat yaşamının öncü adreslerinden biri olan İçel Sanat Kulübü, bu kez çevre duyarlılığına dikkat çeken anlamlı bir karma sergiye ev sahipliği yaptı. Küratörlüğünü Güldem Kervan’ın üstlendiği “Geri Dönüşüm, Sürdürülebilir Sanat Farkındalığı” sergisi, doğaya saygılı bir sanat anlayışını ziyaretçilerle buluşturdu.
İçel Sanat Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Alkar, İçel Sanat Kulübü Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sedat Kutlu ve İçel Sanat Kulübü üyesi Görsel Sanatlar Öğretmeni Küratör Güldem Kervan’ın ev sahipliği yaptığı sergiye; Ahmet Kervan, Ali Kemal Fincan, Asuman Bozkurtoğlu, Ayşe Gürsoy, Birsen Koç, Dilek Kalyencioğlu, Duygu Ak, Erdinç Saraç, Ersin Uçak, Fatma Gürbüz Akıncı, Hüseyin Pehlivan, Meryem Uçak, Mustafa Kemal Yener, Numan Ayan, Özlem Keçeli, Songül Çağanay, Ayaz Tatlı, Mustafa Gürsoy ve Suat Gürsoy katıldı. 75 eserin yer aldığı sergi, 14 Kasım tarihine kadar Sanat Sokağı’nda sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
GÜLDEM KERVAN: SERGİ, FARKINDALIK VE SOSYAL SORUMLULUK PROJESİ
Serginin açılış konuşmasını yapan Küratör Güldem Kervan, sergiyi geleneksel hale getirmek istediklerinin altını çizerek, “Çok önemli bir farkındalık sergisi ve aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesidir. Aslında hayatın bir döngüden ibaret olduğunun, örneğin; bir gazoz kapağının bile bu döngü içerisinde nasıl entelektüel bir kimlik kazandığının, nasıl bir sanat eserine dönüştüğünün açık seçik ifadesidir. Hem sanatçıyı hem izleyiciyi farklı bir hayal gücü boyutuna taşıyan, her biri tek olan çalışmalar, yeni kimlikleriyle sergimizde yer almaktadır. Aslında insan bedeninin kendi de bu döngüye dahildir. Her ne kadar endüstriyel malzemelerle üretilen eserler olarak düşünülse de biz doğada olan her nesnenin, kimlik değiştirip sürecini farklı bir boyutta devam ettirebileceği teziyle de eserler ürettik. Bu konuda çocukları çok önemsiyoruz. Burada toplum bilinci önemli ama yeni neslin bilinçlenmesi çok daha önemli bir ayrıntıdır.” dedi.
AHMET KERVAN: DAVRANIŞLARIMIZ DÖNÜŞEBİLİYOR; NESNENİN DÖNÜŞMESİ DAHA KOLAY
Eserlerinin yer aldığı sergi de Hakimiyet’e konuşan Ahmet Kervan, Deniz’den topladığı atıkları geri dönüştürdüğünü belirterek, “Deniz'den topladığım atıkları tabloya dönüştürdüm. Atıktan ziyade, dünya çapında baktığımızda sahile vuran lodos tahtalarının sanatsal dönüşümü driftwood’da deniyor. İlaç mümessiliyim normalde. Mesleğim gereği sürekli Anamur’a kadar seyahat ettiğim için sahil kenarında çok fazla bu tarz malzemeleri görüyorum. İster istemez biraz da çağrışım da yapıyor. Bir şeyleri dönüştürmeyi, atık olan şeyleri tekrardan hayata döndürmeyi seviyorum. Seyahatte benim için de fırsat oluyor.” diye konuştu.
Geri dönüşüm ile ilgili tavsiyelerini paylaşan Kervan, şunları söyledi:
“En önemli şey, hiçbir şeyin atık olmadığını her şeyin bir şeye dönüşebileceğini düşünmeliyiz. Atmak istediğiniz bir nesneyi atarken ‘Bu dönüştürülür mü?’ diye kendilerine sormalarını isterim. Çünkü gerçekten her şey dönüşebiliyor. Davranışlarımız, ilişkilerimiz dönüşebiliyor; nesnenin dönüşmesi çok daha kolay. Sadece biraz daha bakış açımızı değiştirirsek, farkındalığımız artarsa, doğayı güzel görmek istersek bence her şeyi bir şeye dönüştürebiliriz.”
DİLEK KALYANCIOĞLU: DOĞADA SAYGIMI ARTTIRAN MÜTHİŞ BİR DÖNGÜ VAR
Eserlerinin yer aldığı sergide konuşan Dilek Kalyancıoğlu ise şöyle konuştu: “Denizin yonttuğu, imza attığı sahili var. Aslında kökeni nereden? Ormanlardan denize sürüklenip, oradan tekrar güne gelen. Doğanın sanat eseri, aslında dönüştürücü gücü var. Atıklar ‘Beni şuna, buna dönüştür’ gibi bazen benimle konuşuyor ya da öyle hissediyorum. Atık perdelerden, kumaş parçalarından ve gargalak dediğimiz ağaç dallarından geri dönüşüm yapıyorum. Çok fazla çalışmalarım var.”
Geri dönüşümün kendisine hissettirdiklerini anlatan Kalyancıoğlu, “Dünyada her şey dönüşüyor ve hiçbir şey boşa gitmiyor. Biyoloji öğretmeniyim, doğada saygımı arttıran müthiş bir döngü var. İnsanoğlu kadar doğaya kötülük yapan başka hiçbir canlı yok. Öğrencilerimin duyarlılıkları artması için onlara da anlatıyorum. Nesneler, atıklar yok olmasın, ayağımızın altında ezilip bitmesin diye bir uğraş içerisine girdim. Bazen deniz kabuğu, bazen bir taş oluyor ama son süreçte en çok ahşaplar. Geri dönüşüm çok iyi hissettiriyor. Ormanda bir ağaca sarıldığımda, denizde ayağımın ucuna vuran bir ahşap parçasına dokunduğumda kat ve kat daha iyi hissediyorum. Çünkü denizin dalgaları, denizde yaşayan canlıların kalıntıları, izleri; gargalaklara yapışmış oluyor, orada bir iz bırakıyor. Çok kıymetli geliyor ve bunu insanlar da görsün istiyorum. Hani basıp geçmesinler, ezip geçmesinler. Aslında her şeyi dönüştürülebiliriz. Çünkü dünya kaynakları çok sınırlı. Dünyaya bıraktığımız kötü izi bir yerde durdurup pozitife çevirmemiz lazım.” dedi.
Geri dönüşüm ile ilgili vatandaşlara çağrıda bulunan Kalyancıoğlu, “İsraf etmeyin. En büyük sıkıntımız israf ve hâlâ kullanılabilir nitelikte olan şeyleri göz ardı etmek, onları yok etmek. Bu konuda daha duyarlı olmalarını beklerim. Baktığımız her şeyde doğanın imzası var. Bir yaprağın damarında, yerdeki bir deniz kabuğunda her şeyde var. Her bakan göremiyor. Görmeye çalışmak, belki de bu göstermek oluyor. Bu tarz sergiler bir şeylerin yapılabileceğini göstermek oluyor. Bu anlamda bu sergi de çok önemli.” şeklinde konuştu.
|