RAZİYE ERDEN YILDIRIM
Mersin kuraklık riski ile karşı karşıya. Durum böyle olunca kurakçıl süs bitkilerine yönelim arttı. Kuralığa dikkat çeken Peyzaj Mimarı Şule Uzun, “Artık estetik kadar, sürdürülebilirliği de düşünmeliyiz” dedi.
Aydıncık ve Mezitli’de yedi metreye kadar büyüyen ağaçlar ve süs bitkileri üreten Peyzaj Mimarı Şule Uzun, doğayla iç içe geçen 30 yıllık meslek hayatında, son yıllarda en büyük önceliğinin kuraklığa dayanıklı bitkiler üretmek olduğunu söyledi. Mersin’in Mezitli İlçesine bağlı 34. Cadde üzerinde bulunan 30 dönümlük üretim alanına sahip olan Uzun, bunun 12 dönümünü kapalı üretim serası olarak kullanıyor. Sıcaklık farklarının yüksek olduğu Mersin’de üretim koşullarını koruyabilmek için bu alanların zorunlu olduğunu ifade eden Uzun, “Hem soğuğa hem de aşırı sıcaklara karşı kapalı üretim alanları oluşturmak zorundayız. Bu iklim artık eskisi gibi değil. Yaz daha sıcak, kış daha sert geçiyor” dedi.
“MEVSİMLİK FİDE ÜRETİMİ RİSKLİ”
Bir dönem Türkiye’nin dört bir yanına mevsimlik fide gönderdiklerini, ihalelere katıldıklarını ve oldukça iddialı olduklarını belirten Uzun, pandemi ve deprem süreciyle birlikte üretim anlayışlarını değiştirdiklerini söyledi. Peyzaj Mimarı Uzun, “Mevsimlik fide üretimi çok riskli hale geldi. Biz de artık daha uzun vadeli, Akdeniz iklimine uygun tropik türler ve ağaç grupları üzerine yoğunlaştık. Bu ürünler 4 yıl sonra satışa geliyor ama hem değer kazanıyor hem de belirli bir müşteri kitlesi var. Yani hem sürdürülebilir hem de daha dengeli bir üretim modeli oluşturduk.”
“‘KURAKÇIL PEYZAJ’A GEÇMEMİZ LAZIM”
Kuraklığın etkilerinin her geçen yıl daha fazla hissedildiğini söyleyen Uzun, bu konunun sadece üreticileri değil, şehir planlamasından belediyelere kadar herkesi ilgilendirdiğini vurguladı. Uzun, “Son 3-4 yıldır bütün projelerimde ‘kurakçıl peyzaj’ diyorum. Yani suya minimum ihtiyaç duyan bitkilerle yeşil alan düzenlemeleri yapmalıyız. Aynı zamanda Peyzaj Mimarları Odası yönetimindeyim ve bu konuyu her toplantıda gündeme getiriyoruz. Artık suyun sınırlı bir kaynak olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Hem üretici hem peyzaj mimarı olarak ben bu değişimi sahada birebir uyguluyorum.”
“MÜMKÜN OLDUĞUNCA AZ ÇİM KULLANIYORUZ”
Peyzaj uygulamalarında sürdürülebilirliğin önemine dikkat çeken Uzun, “Bir projede sürdürülebilirlik yoksa yaptığınız her şey boşa gider. Örneğin, çim çok su ister, bakım masrafı da yüksektir. Biz artık çimi mümkün olduğunca az kullanmaya çalışıyoruz. Yerine su isteği düşük, göze de hitap eden yer örtücüler, sert peyzaj malzemeleri, dolomit, pomza taşı gibi ürünleri tercih ediyoruz. Bunlar hem su kaybını önlüyor hem de estetik açıdan güçlü sonuçlar veriyor” diye konuştu.
“MERSİN’DE İLK KEZ FARKLI YER ÖRTÜCÜ TÜRLERİ ÜRETTİM”
Son 5-6 yıldır susuzluğa dayanıklı bitkiler üzerinde yoğunlaştığını belirten Şule Uzun, Mersin’de bu türlerin yaygınlaşmasına öncülük eden isimlerden biri olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
“Mersin’de ilk kez farklı yer örtücü türleri denedim ve ürettim. Başta insanlar buna mesafeli yaklaştı çünkü herkes daha gösterişli, renkli çiçekleri seviyor. Ama ben görsellikten önce sürdürülebilirliği öncelik haline getirdim. Eğer bir bitki bulunduğu bölgenin iklimine uyum sağlayamayacaksa, o zaman o projeyi yapmak anlamsız. Ben ürettiğim her bitkiyi kendi projelerimde kullanıyorum ve sonucunu gözlemliyorum.”
Kuraklığa dayanıklı bitkilerin gelecekte şehir peyzajlarının en önemli unsuru olacağını vurgulayan Uzun, “Bu bitkiler yalnızca su tasarrufu sağlamıyor, aynı zamanda kentlerin iklim dengesine de katkı veriyor. Toprağın nemini koruyor, erozyonu önlüyor ve bakım maliyetini ciddi oranda düşürüyor. Artık geleceğin şehirleri, suyla dost, doğayla uyumlu projelerle şekillenmek zorunda” ifadelerini kullandı.
“BİRLİKTE HAREKET ETME KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRMELİYİZ”
Mersin’in peyzaj ve süs bitkisi üretimi açısından son 30 yılda önemli bir gelişme gösterdiğini belirten Şule Uzun, “Buna rağmen İzmir, Antalya ve İstanbul gibi illere kıyasla hâlâ gerideyiz. Almanya ve Hollanda’daki fuarlara katıldım, oradaki sistemleri burada uygulamak istedim ama maalesef birlikte hareket etme kültürü zayıf. Oysa bilgi paylaşımı bu işin en önemli parçası. Ben 30 yılda deneyerek öğrendiğim her bilgiyi paylaşmaya çalışıyorum.” dedi. Kuraklığın artık gelecek değil, bugün olduğunu vurgulayan Uzun, “Her yağmur damlası çok kıymetli hale geldi. Artık estetik kadar dayanıklılığı, gösteriş kadar sürdürülebilirliği düşünmek zorundayız. Çünkü doğa bize bunu açıkça söylüyor” diyerek konuşmasına son verdi.
|