Millet Bahçesi projesine yakın bölgede bulunan Müftü Deresi kenarındaki ağaçların kesilmesine yönelik tepkiler devam ediyor. Dere kenarında bulunan 7 okaliptüs ağacının kesilmesine tepki gösterenlerden birisi olan CHP Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Abdurrahman Yıldız, kesilen ağaçların apartmanların çökmesine ve erozyon faaliyetlerine neden olacağını söyledi. Yıldız, “En nihayetinde dereyi ıslah ediyoruz adı altında ağaçları yok ediyorsak, doğayı yok ediyorsak, buradaki yüzyıllık tarihi yok ediyorsak aslında kendi yaşam alanlarımızı yok ediyoruz demektir” sözlerini kullandı.
Haber: Sevcan Akgül
Mersin’de yapımı süren Millet Bahçesi projesine yakın bölgede bulunan Müftü Deresi kenarındaki yüzyıllık ağaçların kesilmesine yönelik tepkiler sürüyor. Dere kenarındaki 7 okaliptüs ağacının kesilmesine ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulunan CHP Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Abdurrahman Yıldız, “Tüm dünya salgın hastalıkla mücadele ediyor. Bu salgın hastalığın bizlere bir mesaj verdiğini düşünüyorum. Bu salgın hastalığın temelinde yatan şey bizim doğayla girdiğimiz kötü mücadeledir. Doğanın kendi hayatını sürdürebilirliğine ilişkin verdiğimiz mücadele. Onun hayatını kesintiye uğratmamızdan kaynaklı sorunlar yaşadığımızı düşünüyorum” dedi. Kesilen ağaçların apartmanların çökmesine ve erozyon faaliyetlerine neden olacağını söyleyen Yıldız, “Şimdi bu ağaçları keserek aslında biz bir şeyi daha yapmış oluyoruz. Sadece buradaki yüzyıllık ağaçları yok etmiş olmuyoruz. Belki buradaki apartmanların çökmesine neden olacağız. Çünkü bu ağaçlar yüzyıldır akan su ile buradaki toprak kaymasını engelleyen ağaçlar. Bu ağaçlar sayesinde insanların yürüdükleri zemin dereye kayıp gitmemiştir. Biz bu ağaçları keserek çok ciddi erozyon faaliyetini de önünü açmış olduk. Bu tarz yaşamaya devam ettiğimiz sürece, doğayı yamalamaya ve doğayı katletmeye devam ettiğimiz sürece insanlığın kendisinin bütün yaşam alanlarını yok ettiğinin farkına varmış olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“BURADAKİ AĞAÇLARIN KİMLERE NE ZARARI VAR?”
Doğanın yok edilmesine birilerinin dur demesi gerektiğini vurgulayan Yıldız, “Doğayı katlederek aslında kendi varlığımızı katlediyoruz. Artık buna bizlerin dur demesi gerekiyor. Bu yağma kültüründen, bu yok etme kültüründen ve bu vahşetten vazgeçmemiz lazım. Bunu yaptıklarımızla bizim normal hayatımızı sürdürme şansımızın olmadığını şimdi maskeler bizlere nasıl gösteriyorsa daha kötüsü ile karşı karşıya kalacağımızı bilmemiz lazım. Yarın toprak kaymaları olduğunda yüzlerce, binlerce insanın hayatını kaybedeceğini bilmemiz lazım. Buradaki ağaçların kimlere ne zararı var? Bu alanlar Mersinli binlerce insanın yürüdüğü, çay içtiği ve sohbet ettiği alanlar” sözlerini kullandı.
“DEREYİ ISLAH EDİYORUZ ADI ALTINDA DOĞAYI YOK EDİYORUZ”
Derenin ıslah edilmesi adı altında ağaçların yok edildiğinin altını çizen Yıldız, Mersin’in yüzyıllık tarihinin yok edildiğini belirtti. Yıldız, “Kimse dereyi ıslah etmeyin demiyor. Evet dere ıslah edilmesi gerekiyor. En nihayetinde dereyi ıslah ediyoruz adı altında ağaçları yok ediyorsak, doğayı yok ediyorsak, buradaki yüzyıllık tarihi yok ediyorsak aslında kendi yaşam alanlarımızı yok ediyoruz demektir. Kestiğimiz şeyler birkaç haftada elde edebileceğimiz şeyler değil. Bir fidan diksek yüzyıl sonra buradaki kestiğimiz ağaçların halini alabilir. Esasen kendi tarihimizi yok ediyoruz. Doğayı katlederek insanlığımızı yok ediyoruz. Dolayısıyla bizim bu yağmadan, doğayı yok etme kültüründen, doğayla girdiğimiz bu vahşi mücadeleden hızla vazgeçmemiz lazım” dedi.
“3 GRAM ALTIN İÇİN YÜZLERCE AĞACI YOK ETMİŞLERDİ”
Kaz dağlarında kesilen ağaçları örnek gösteren Yıldız, ağaçların kesilmesinin neticesinde kaybedenin insanlık olacağını söyledi. Yıldız, “Bunu başka yerlerde de gördük biliyorsunuz kaz dağlarında üç gram altın çıkartacağız diye yüzlerce ağacı yok ettiler. Bunun sonuçlarını görüyoruz ve yaşıyoruz. Dünyanın her yerinden doğayla girilen mücadelenin kaybedeni insanlıktır. Bunun bir kere daha altını çizerek söylemek istiyorum. Buradaki ağaçların kesilmesinin neticesinde kaybedenler önce bu mahallede oturan insanlar sonra bu kentte oturan insanlar ve en sonunda bu ülkede yaşayan insanlar olacaktır. Bizler hızlı bir şekilde doğayla girilen vahşi mücadeleden vazgeçmemiz gerekmektedir. Doğayla uyumlu bir yaşamı benimsememiz gerekmektedir” ifadelerini kullandı
|