Herkesin bir inancı vardır, sevgiye inancı vardır, paraya inancı vardır, sağlığa inancı vardır, felsefeye inancı vardır, maddeye inancı vardır illa ki bir şeylere inancı vardır zira inanç/sevgi duygusu olmasa idi biz insanlar yaşayamaz halde olurduk. İnsan hayatı inançlar üstüne bina edilmiştir. Herkesin ben gibi düşündüğünü, düşünmesi gerektiğini, düşünme düşüncesidir ego. Egonun oluşmaya başladığı ilk zamanlardaki saflık ego santrik arzular uyandırır. Ego konunu bir çok makale yazmış olmama rağmen bu konuyu enine boyuna paylaşmak gerektiğine inanıyorum.
Bu kişiler yani egoistler başkalarının da düşünceleri ve hisleri olduğunu bilmelerine rağmen, anlamama zihniyetindedirler. Günlük yaşamlarını dünyayı, evreni kendi algıladıkları gibi olduğunu sanarlar ve başlarına gelenleri dünyaya mal etmeye çalışırlar. Bu bireyler kendi düşünceleri ile başkalarının düşüncelerini ayırt etmekte zorlanırlar. Başkalarının kendisinden farklı bakış açısına sahip olabileceğini, farklı düşünebileceğini anlama kapasitesi yoktur bu kişilerde. Kendi düşüncelerini ön plana aldıkları için başkalarının kendini anlamadığını, kendisinin özel ve biricik olduğunu, kimsenin kendisi gibi duygular yaşamadığını, acı çekmediğini düşünürler
Bu kişiler her şeyin merkezi olduğu hissini taşırlar. Her varlık kendi nefsine maliktir. Egosantrizm dediğimiz bu tarzı benmerkezcilik, olarak nitelendirebiliriz. Biz bu vasıfları taşıdığımız sürece toprak altında kalacak, bir filiz dahi veremeyeceğiz. Sosyal yapı, insanın zaafları, hayatın yanlış yorumu, ümitsizlik, küçümsenme, insanın kendini küçümseyişi, hırs ve tutkular, hiçlik olarak algılanan ölüm, yörüngesinden çıkmış mal ve dünya sevgisi, tesadüf sanısı, bilimi yanlış tanımlayış insanı egosantrik düşünceye, inançsızlığa ve beyhude yaşama sürükler. Bu durumdan kurtulmak için sevgi gerekir.
Bu bir felsefe, bir ideoloji, bir faaliyet değil fakat buna inandırılmışız. Filmlerle, oyunlarla, o aydın toplumumuzla, yukarıdakilerinin yardımıyla bize yemek yedirilir gibi benliğimize yedirilmiş, yediriliyor. Öyle bir ortama düşmüşüz ki; cehaletin üçboyutlusunu yaşıyoruz.
Bebek büyüyüp kendi varlığı ile başka varlıkları ayırmaya başladığı zamanlarda kendine has bir düşünce tarzı ile düşünür. Sanki dünyada en önemli varlık kendisi, her şey onun emrine ve isteğine hazır olmalı. Annesi, babası, diğer insanlar ve eşya, isteği gibi kendisine davranmasa ağlamaya başlar. Egoist insanlar bu çocuktan farksız değillerdir.
Aldanmayın. İnsan Ne Ekerse Onu Biçer. İyilik Yapmaktan Usanmayın. Fırsatınız Varken İyilik Yapın. Mustafa Mızrak / Gazeteci / Yazar