image Raziye  Erden Yıldırım
Başkasına benzemek!



Yazı Tarihi : 11.11.2025
 E-Mail : raziyerden33@gmail.com

 

Batı kökenli bir gelenek olan Cadılar Bayramı, son yıllarda Doğu ülkelerinde de popülerlik kazanmaya başladı. Renkli kostümler, partiler ve sokak eğlenceleriyle kutlanan bu "bayram", Türkiye’de de kutlanmaya başladı. 31 Ekim sonrası sokaklarda adeta korku filminden fırlamış bazı insanlar dolaşmaya başladı. Farklı ülkelerin ve insanların kültürlerine, geleneklerine elbette saygım sonsuz. Her toplum kendi değerlerini yaşatmalı, bu çok doğal. Ancak benim içimden şu geçiyor: Biz kendi topraklarımızın kültürünü tam anlamıyla yaşatabiliyor muyuz ki, başkasınınkine böylesine özeniyoruz?

Düşünsenize efenim, ülkemizin her köşesi başlı başına bir kültür deryası: Nevruz, Hıdırellez, Aşure, Kadir Gecesi, Mevlit Kandili, Yörük şenlikleri, köy düğünleri ve bayramlarda çocukların mahallelerde “şeker topladığı” sabahlar…

Bunların her biri, bu toprakların bin yıllık geleneğinin parçası. Ama biz ne yapıyoruz? Birdenbire, Batı’dan gelen “Cadılar Bayramı” modasına kapılıp gidiyoruz. Ve bu akıma maalesef ülkemizdeki birçok ünlü isim de katıldı. Üstelik bu kutlamaların çoğu ne tarihsel anlamda ne manevi açıdan bize bir şey katıyor. Sadece eğlence kısmını alıyoruz içini boşaltıp, bir “kostüm partisine” dönüştürüyoruz. Evet, dünya küçüldü, kültürler birbirine karıştı. Küreselleşme dediğimiz şey tam da bu. Ama kültürel karışım, taklit etmek değildir.

Kendi kimliğimizi, değerlerimizi koruyarak da dünyayla uyum içinde olabiliriz. Sorun şu ki, biz “başkasına benzemeye” meraklıyız. Kendimiz olmayı, kendi renklerimizle parlamayı sanki unutuyoruz. Bir köy düğünündeki davul zurnanın sesi, bir Hıdırellez akşamında yakılan dilek ateşi, bir ramazan akşamında paylaşılan pide… Bunların hepsi bizim “bayramımız”, bizim “kutlamamız”.

Hem de sahici olanı. Ben başkalarının bayramına karşı değilim. Ama kendi kültürünü yaşamayı unutan bir toplumun, başkasının kültürünü bu kadar hevesle taklit etmesine içim razı değil.

Ne kadar meraklıyız efenim başka kültürlere…

Keşke biraz da kendi kültürümüzü merak etsek.

Bir gün “Anadolu Kültür Bayramı” diye bir şey kutlasak mesela. İşte o zaman, gerçekten bir şeyleri sahiplenmiş oluruz. Çünkü mesele cadılar değil, kim olduğumuzu hatırlamakta.

Aliya İzzetbegoviç’in güzel bir sözü var, sizinle paylaşayım: “Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir.”


  YORUM YAZ
 
Adınız Soyadınız
 
Yorumunuz
 
 
 
  SOSYAL MEDYA
 
 
  GAZETEMİZ
 
 
  BASIN İLAN
 
 
  HAVA DURUMU
 
 
  FACEBOOK
 

 
 
 


 

Siteden yararlanırken yayın politikamızı okumanızı tavsiye ederiz. mersinhakimiyet.com © Copyright 2019-2025 Tüm hakları saklıdır.
İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz. mersinhakimiyet.com basın ve yayın meslek ilkelerine uyar.

URA MEDYA